HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU > - Dava Çeşitleri, Dava Şartları ve İlk İtirazlar > - Dava Şartları ve İlk İtirazlar > - Dava Şartları > Madde 114 - Dava şartları
Davacılar eldeki dava ile birlikte annelerine vasi tayin edilmesi isteğinde de bulunduklarına göre; uygulamada benimsendiği üzere, dava açılırken bulunmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde davanın esasına girilerek sonuçlandırması gerekeceğinin kabul edilmesi gerekeceği, hâl böyle olunca, davada ileri sürülen "ehliyetsizlik" hukuksal nedeninin kamu düzeniyle ilgili bulunduğu da gözetilerek; vasi tayini isteği ile ilgili olarak sulh hukuk mahkemesinde görülecek davanın sonucunun beklenmesi, vasi tayinine karar verilmesi halinde davanın vasiye ihbar edilmesi, husumet izni de alınması suretiyle vasinin davaya katılması sağlanır ise, işin esasının incelenmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, davacıların aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Sicil kayıtlarından davalı olarak gösterilen gibi bir şahıs firması olmadığı ve firmayı temsilen ihaleye katılanın da davadan önce öldüğü anlaşıldığından, pasif dava ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
6102 sayılı TTK’nın 34. maddesi ile Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 39. maddesi uyarınca ilgililerin, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilecekleri, bu durumda mahkemece belirtilen mevzuat hükümleri değerlendirilerek davalı tarafından verilmiş bir red kararı olduğu kabul edilerek işin esasına girilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Davalı borçlunun icra takibine süresinde yapmış olduğu bir itiraz bulunmadığından takibin kesinleştiği, bu durumda kesinleşen takipten dolayı itirazın iptali davası açmakta davacının hukuki yararının olmadığı, hukuki yarar, dava şartlarından olup, davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekeceği, davada davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığının, mahkemece, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacak hususlardan olduğu, dava şartlarının kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re'sen gözetileceği, mahkemece, dava şartı noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği-
Davacılardan biri yargılama sırasında ölmüş olup, ölen davacının terekesinin elbirliği (iştirak) halinde mülkiyete tabi olduğu ancak mirasçılardan birinin davaya onay vermediğini bildirdiği, o hâlde, ölen davacının miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-
Asıl davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326. maddesi uyarınca, davada haksız çıkan ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalıların adlarına kayıtlı taşınmazlar bakımından davacıların miras paylarına isabet eden dava değeri üzerinden, harç, yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları gerekirken, mecburi dava arkadaşlığı olmadığı halde birlikte sorumlu tutulmaları doğru olmadığı gibi; ölen davacının miras payı yönünden 6100 Sayılı HMK 297/2. maddesi ve hakimin doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olarak infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının ve davaya muvafakat vermeyen mirasçının gerekçeli karar başlığında davalı olarak gösterilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, duruşmada dinlenen davalı tasfiye memuru da, söz konusu aracın noter satış işlemleri yapılmadan şirketin terkin edildiğini ancak davacıya haricen araç satışının yapıldığını beyan ettiğinden, davacının dava konusu şirketin ihyasında hukuki yararının olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar vermek gerekeceği-
Dava, kira bedelinin istirdatı istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı, dava, 16/03/2015 tarihinde 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-