Dava konusu kaçak su kullanım tutanağının düzenlendiği 18.09.2014 tarihinde, davacı kurum ile davalı arasında herhangi bir abonelik sözleşmesi bulunmadığı, bu kapsamda uyuşmazlığın "abonesiz kaçak su kullanımı" şeklindeki haksız fiil iddiasından kaynaklandığı ve bu haliyle uyuşmazlığın 6502 sayılı yasa kapsamında kalmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemenin (Asliye Hukuk Mahkemesi) görevi içerisinde olduğu-
Yetkili mahkemenin, iflasa tabi olan davacı şirket için muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi olduğu- Beşiktaş ilçesinin İstanbul Adliyesinin yargı çevresi içinde olduğu-
Adi ortaklığın kendisine ait bir tüzel kişiliği mevcut olmadığından davada taraf olma ehliyetinin de olmadığı yani adi ortaklığın dava ve takip ehliyeti olmadığı gibi, ortaklığa karşı dava açılamayacağı- Adi ortaklığa karşı açılacak davalar, adi ortaklığın kendisine karşı değil dava konusunun paradan başka bir şey olması halinde ortaklığı oluşturan ortakların tamamına, konusunun para olması halinde ise ortaklar arasında müteselsil sorumluluk esası geçerli olduğundan ortaklardan biri ya da birkaçı aleyhine yöneltilmesi gerektiği- Somut uyuşmazlıkta, dava konusu hizmet sözleşmesinden kaynaklanan para alacağına ilişkin olduğundan, adi ortaklar ihtiyari dava arkadaşı olup ortaklardan birisine veya her ikisine karşı dava açılabileceği-
Tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesiyle, davacının çekişme konusu payın mülkiyetini 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 705/2. maddesi uyarınca tescilden önce kazandığı ve eldeki davayı da bahsi geçen dava sonucunda kazandığı bu mülkiyet hakkına dayanarak açtığı, o halde, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu-
Her ne kadar mahkemece dava konusu kaçak elektrik kullanımı ile ilgili elektrik ücretlerinin dava dışı şirket tarafından alındığı, perakende satış şirketi ile ilgili sözleşme düzenlenmediğinden davada husumetin dava dışı şirkete yöneltilmesi gerektiği gerekçe gösterilerek davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; dava konusu faturaların kim tarafından tahsil edildiği araştırılarak, Elektrik Piyasası Kanunu, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu'nun çıkardığı ikincil mevzuat ve davalı şirket ile dava dışı şirket arasındaki bölünme sözleşmesi getirtilerek, uzman bilirkişi heyetinden ödeme belgeleri ve mevzuata göre davalının sorumluluğunu irdeleyen denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Çekişmesiz yargı işi olan tapu kayıt maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olunduğunun tespiti taleplerine sulh hukuk mahkemelerince bakılması gerektiği, bu davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olmadığı-
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davanın 24.10.2011 tarihinde açıldığı, dava konusu taşınmazın 27.10.2011 tarihinde davalılardan ......'e satıldığı, 04.01.2012 tarihinde diğer paydaşlara paylarına düşen satış bedellerinin ödendiği anlaşıldığından, yargılama sırasında taşınmazın satılmasıyla hukuki yarar şartının gerçekleştiği, eş söyleyişle, davanın açıldığı tarihte noksan olan dava şartının, hükmün verildiği tarihte mevcut olduğu, hal böyle olunca, mahkemece, dava şartı noksanlığının ortadan kalktığı gözetilerek, davanın esasının incelenmesi ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar davacı tarafın ilaç ruhsat başvurusunda bulunması KHK’nın 75/1-f bendi uyarınca hukuka uygun ise de, dava ve ön inceleme tarihi itibariyle henüz sonuçlanmayan ruhsat başvurusuna dayalı olarak KHK’nın 149. maddesi uyarınca, ruhsat başvurusuna konu ürünün davalı taraf patentlerine tecavüz olmadığının tespiti istemi hukuki yarardan yoksun olduğundan, mahkemece bu husus gözetilmeksizin, yargılama sırasında dosyaya sunulan ilaç ruhsatı yönünden inceleme yapılması ve karar verilmesi de mümkün görülmediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar Mahkemece, davanın derdestlik sebebiyle reddine karar verilmiş ise de .................Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ........... Esas sayılı dosyasında, tamir süresince kira kaybı talep edildiği, eldeki davada ise işlemiş kira alacağı istenilmiş olup, davaların tarafları aynı ise de, konusu aynı olmadığından derdestlikten söz edilemeyeceği, bu nedenle mahkemece, kiralananın hangi tarihte tahliye edildiği tespit edilerek tahliye tarihine kadar davacının kira alacağı olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Dosya içeriği ve tüm delillerden; davacının ........... havale tarihli dilekçe ile ......... Sulh Hukuk Mahkemesinde İİK 276/3 maddesi gereğince dava konusu taşınmazda kiracı değil malik sıfatıyla oturduğunu ileri sürerek malik olduğunun tespiti ve tahliye kararının durdurulması istemi ile ......... Esas sayılı davayı açtığı, ............ tarihli tensip tutanağı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın talep üzerine ............. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, mahkemenin yine dosya üzerinde yaptığı inceleme ile duruşma açılmaksızın davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yararın dava şartı olup mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle ........ tarihli kararla davanın reddine karar verildiğinin anlaşıldığı, hakimin ön inceleme safhasında 6100 sayılı HMK’nun 114.maddesinde sayılan dava şartları ile 116.maddesinde belirtilen ilk itirazlar hakkında asıl olanın dosya üzerinden karar vermesi gerekli olduğu halde gerek görülmesi halinde yani istisnai olarak ön inceleme duruşması açabileceğinin, 140.Md. hükmünde ise tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespitinden sonra hakimin tarafları sulhe teşvik etmesi gerektiğinin ve sonuç alınacağı kanaatinin hasıl olması halinde bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma gününün tayin edilmesi icap ettiğinin öngörüldüğü, bu yasal düzenlemeler ve ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında; davacının talebi ile Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilen dosyanın ........ tarihinde mahkemesine tevzi edildiği, davalının ........tarihinde bir beyan dilekçesi sunduğu, mahkemece ........ tarihinde ise hüküm verildiği, dolayısıyla yargılamanın beş temel aşamasının iş bu yargılamada uygulanmadan sonuca gidilip bir karar verildiğinin tespit edildiği, hal böyle olunca davacının yerinde olan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince bozulmasına karar verilmesi gerekeceği-