Aksi kanıtlanıncaya kadar tarihsiz cironun protesto süresinden önce yapılmış sayılacağı, keşidecinin lehdara borçlu olduğu saptandıktan sonra hamilin kötüniyetli olup olmadığı konusunda tüm deliller toplanarak hüküm kurulması gerekeceği-
Bir güven müessesesi olan bankaların, kendilerini temsil yetkisi verdiği ticari mümessil niteliğini taşıyan kişilerin bankacılık sahasındaki eylem ve tasav- vuflarından müşterilerine karşı sorumlu tutulmasının BK’nun 449 vd. maddeleri gereği olduğu–
Tahliye davasının kira akdinin hitamını takip eden bir ay içinde açılması gerekeceği, daha önce veya bir aylık dava açma süresi içinde tahliye iradesi kiracıya bildirilmişse, bu irade açıklaması süreyi koruyacağından, bu bildirimi takip eden dönemin sonuna kadar dava açmak hakkının saklı tutulmuş sayılacağı, bu gibi durumlarda akdin başlangıcı olan ayın kirasının ihtirazı kayıtlı alınıp alınmamasının önemli olmayacağı-
Davacı ( borçlu ) nun işyerinin haczedilmiş ve yediemine bırakılmış bulunması davacının menfi tespit davası sonucunda icra takibine konu edilen senedin bedelinin 15.000.000 TL değil 150.000 TL olduğunun mahkeme kararıyla tespit edilmesinden sonra eşyanın takip dosyasına yediemin ücretini ödeyen borçluya iade edildiği ve böylece davalının ancak 150.000 TL üzerinden takibinde haklı olduğu ve fazlaya ait kısım üzerinden icra takibinin iptal edildiği dosyadaki belgelerle anlaşıldığına göre icra takibindeki haklılık ve haksızlık nispeti gözetilerek davacı ( borçlu ) nın istemi hakkında karar verilmesi gerekirken; mahkemece davalının ciro suretiyle senede sahip olduğu, senetteki bedeli 15.000.000 TL`ye çıkaran 3. şahıstan ancak yediemin ücretinin istenebileceği görüşü ile itirazın iptali davasının reddedilmiş olmasının yasaya aykırı olup bozmayı gerektireceği-
İİK.nun 62/4. maddesinde öngörülen senet metninden anlaşılan itirazların ilk duruşmada ileri sürülebileceğine dair ayrık durumun uygulanabilmesi için borçlunun itirazında, itiraz sebeplerini bildirmemiş olmasının gerekeceği, somut olayda borçlunun, dilekçesinde itiraz nedenlerini bildirdiği, ancak zamanaşımı itirazında bulunmadığı, bu durumda İİK.nun 62/4. maddesindeki istisnanın uygulanma koşullarının gerçekleşmediği-
Menkul ihalesine ilişkin İİK.'nun 114. maddesinde sözü edilen ilanların yapılmadığı görüldüğünden ihale günü borçlunun ihaleyi öğrendiğinin kabul edilemeyeceği, bu konuda da mercii de tanık dinleme yoluyla ıttıla tarihinin saptanamayacağı, alacaklının öğrenme tarihine esas olmak üzere ileri sürdüğü 94/4 sayılı dosya celbedilerek borçlunun satışı öğrenip öğrenmediğinin tespiti ile hasıl olacak duruma göre şikayetin süresinde olup olmadığının belirlenmesinin, anılan dosyada öğrenme durumu yok ise borçlunun bildirdiği tarihin öğrenme tarihi olarak kabulünün gerekeceği-
Tarafların, bankada müştereken ve müteselsilen hesap açtıklarına göre hesaba giren paranın müştereken yarı yarıya eşit paylı olarak maliki oldukları, taraflardan her birinin hesaptan para çekerken, payına göre kendi adına, payından fazlası için diğer hesap sahibinin vekili olarak hareket etmekte olup, payından fazla çektiği miktarda diğer hesap sahibine göre borçlu duruma gireceği, davalıya alınan otomobilin müşterek hesaptan alınan para ile alındığının da ispatlanmadığından belirtilen çerçevede inceleme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Kambiyo senedinin ihdas nedenini gösteren ibarelerin bononun niteliğini ve takibi etkilemeyeceği-
Sıra cetveli düzenlendikten sonra, hakkı ihlallerin diğer alacaklıların yaptıkları takiplerle ilgili, takip hukukuna aykırı işlemlerden dolayı şikayet ve itiraz haklarının olduğu, ancak; somut olayda usulsüz tebligatın yapıldığı ve tebligatı öğrenen borçlunun usulsüzlük konusunda bir şikayet ve itirazda bulunmadığı, o nedenle buna bağlı olarak bu tebligatın usulsüzlüğünün takibin tarafı olmayan diğer alacaklı davacı tarafından ileri sürülemeyeceği-
Hakimin hukuk yaratma alanına girebilmesi için, çözümü gereken olaya uygulanabilir kanun hükmü veya örf ve âdet kuralının bulunmamasının yeterli olduğu, hakimin yasa boşluğunu doldururken, kanun koyucunun yapacağı gibi, tarafların karşılıklı menfaatlerini tesbit ederek, bunları adalet süzgecinden geçirip, hayat ihtiyaçlarını karşılayan ve aynı zamanda mevcut hukuk düzeni ve hukuki güvenlikle bağdaşan bir kural bulmak durumunda olduğu.–