Dava konusu olayda, malının haczine muttali olan davacının, mahcuz üzerindeki haczin kaldırılmasını istediği, mahcuzun alacaklıya satıldığı ancak dava sonuna kadar alacaklıya devrinin önlenmesi bakımından Mercii Hakimliğince tedbir konulduğu, kural olarak haczedilen malların satışında önceliğin "alacağa yetecek miktarda" ve nizasız mallara verilmesinin gerekli olacağı, hakkında dava açılan menkulun satılmasının iyiniyet kurallarıyla bağdaştırılamayacağı, bu nedenle de BK. nun 231. maddesindeki (şimdi; TBK. mad. 279) "müzayede ile menkul bir mal alan kimse onun mülkiyetini ihale anında iktisap eder" hükmünün olayda uygulanmasının da doğru olmayacağı, zira açık artırmayla malı alanın iyiniyetli olduğunun kanun koyucu tarafından kabul edildiği, ne var ki olayda icra takibini başlatan ve mahcuzları sattıran alacaklının mahcuz üzerindeki mülkiyet ihtilafından haberdar olmadığından söz edilemeyeceği-
Müflisin adını doğru olarak belirtmeyen ilanın İcra ve İflas Yönetmeliği`nin 56. maddesine uygun kabul edilemeyeceği, bu nedenle sıra cetveline itiraz davası açma süresinin ilan tarihinden başlatılamayacağı-
İhaledeki edimini yerine getirmeyen satıcıdan iki ihale bedeli arasındaki farktan doğan zararın istenildiği davada; ihale sözleşmesinde ilk ihale için yatırılan teminatın zarardan mahsup edilemeyeceğine dair bir hüküm yoksa teminat olarak yatırılan miktarın zarardan mahsup edilebileceği-
Davacının bedelini aldığı mal için takipte bulunması kötüniyetli olduğunu kanıtlayacağından; tarayıcı bedeli üzerinden İİK. 67/2. maddesi uyarınca, davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Tapulu taşınmaz satımının resmi şekilde olmadıkça geçerli olmayacağı ve alıcının verdiği satış parasını haksız iktisap kuralları gereğince geri almaya hakkı bulunacağı ancak hukuken geçersiz sözleşmelerin haksız iktisap kuralları uyarınca iktisap edilirken denkleştirici adalet kuralının da gözardı edilemeyeceği (iadeye karar verilirken satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılarak iadeye karar verilmesi gerekeceği)–
Alacaklının takip talebini kambiyo senetlerine mahsus yolla yaparak dayanak olarak taraflar arasında düzenlenen bonoyu gösterdiği, takibin şekline ve dayanağına göre alacaklının reeskont faizi üzerinden faiz talep edebileceği, alacaklının yargılama sırasında ibraz etmiş olduğu kredi sözleşmesinde takip konusu bonoya atıf bulunmadığından alacaklının sözleşmede belirtilen yüzde yüzelli oranında faiz istemesinin yerinde olmayacağı, borçlunun itirazının reeskont faiz oranı esas alınarak kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Dava konusu olayda davacının, davalının ödünç vermeyi kabul ettiği paraya karşılık bu parayı almadan davalıya duyduğu güven nedeniyle bono verdiği, davalının parayı ödemekten kaçındığı ve bonoyu diğer davalıya devredip sonunda icraya koyduğu, bono hile ve dolandırıcılığa dayalı olarak alındığından ve borç ilişkisi kurulmadığından icraya konulan senedin iptalinin gerekeceği-
1580 sayılı Belediyeler Kanunu`nun 19/7. maddesine göre belediyenin kamu hizmetine tahsis edilmiş gelirlerinin haczedilemeyeceği, kamu hizmetine tahsisin hacizden önceki bir tarihte olmasının gerekli olacağı-
Takip Hukukundan doğan uyuşmazlıklarda müddeabih ister TL. ister yabancı para olsun tesbit edilecek hususun, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında takip tarihi itibariyle haklı olup olmadığının belirlenmesi olacağı, bu nedenle İİK.nun 58/3. maddesi de gözönüne alındığında, Merciice, icra inkar tazminatına, yabancı para alacağının takip tarihindeki rayicine göre TL. karşılığı üzerinden hükmedilmesinin gerekeceği-
Davacı kamu kurumunun uğradığı zararın tazminine ilişkin davada davalının, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını iddia ettiği, mahkemenin, olay gününden itibaren bir yıllık süre içinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, bir yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı on yılla sınırlı olarak, davacı kurumun dava açmaya yetkili makamının zararı ve failini öğrendiği tarihten başlayacağı, mahkemece bu yön göz önüne alınmadan, yazılı gerekçe ile karar verilmesinin isabetsiz olacağı-