Davaya konu edilen olayın gelişimi ve tarihi gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminatın fazla olduğu, bu nedenle davacı yararına daha az manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Davalının, dava dışı şirket tarafından alınan krediye kefil olduğu; kredi sözleşmesi hükümlerinin asıl borçlu tarafından yerine getirilmediği ve kefil sıfatı ile davalının icra takiplerine maruz kaldığı; kredi sözleşmesine konu tıbbi cihazlar ile ilgili olarak sahte fatura düzenlendiğinin tespit edildiği;bu nedenle çatışan yararlar dengesinin davacı aleyhine bozulmadığı ve davalı yönünden de hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği-
Kamu görevlilerinin görevleri kapsamında yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeni ile oluşan zarardan doğan tazminat davalarında, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine dava açılabileceği, bu nedenle davanın husumet (taraf sıfatı) yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu yazıda yer verilen görüşmelerin davacı ile dava dışı kişilerin beyanlarına dayalı olduğu; davacının tutum ve davranışlarının bir çok yayın organında yer aldığı; genel olarak, gazetecilik mesleği kapsamında irdelenip değerlendirildiği; bu bağlamda, davalı yazarın da görüşlerini dile getirdiği, olayların meydana geliş biçimi ile yazının bütünlüğü göz önünde tutulduğunda; yorum ve sert eleştiriler yapıldığının kabulü gerekeceği-
Dava konusu olayda; taraflar arasındaki husumet, kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın gelişim süreci ile özellikle olay tarihi dikkate alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu-
Dava konusu yayın içeriğinde, yazının sol üst köşesinde bir sihirbaz şapkası figürünün kullanıldığı, şapkanın yanında sihirbaz asasının bulunduğu ve şapka içinden çıkmış izlenimi uyandıracak şekilde davacının fotoğrafının kullanıldığı ve fotoğrafın hemen altında da '' şapkadan çıkana bakın '' ifadesinin davacıya yönelik eleştiri niteliğinde olduğu, fakat davacıyı aşağılama ve küçültme kastıyla yayınlanmadığı, eleştiri sınırlarının aşılmadığının anlaşıldığı, bu durumda yayın yönünden davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırının söz konusu olmadığı-
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin manevi tazminat ödetilmesini isteyebileceği; yargıcın, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerekeceği-
İnşaat teknikeri olarak görev yapan davacının, sözleşmesinin yenilenmemesine ilişkin işlemin iptali amacı ile iptal davası açtığı, işlemin iptal edildiği, ve dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal hakların dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davacıya ödenmesine karar verildiği, şu halde parasal hakların ödenmesi ile ilgili İdare Mahkemesince verilmiş bir karar bulunduğundan, aynı konuda adli yargıda yeniden dava açılması gerekmediği- Parasal haklarla ilgili İdare Mahkemesinde açılmış bir dava bulunduğundan maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kamu görevlilerinin, görevlerinden dolayı yapılan eleştirilere karşı daha esnek davranmaları, ağır eleştirilere açık olmaları gerekeceği, bununla birlikte dava konusu yazıların, demokratik toplum düzenlerinde meşru sayılabilecek nitelikte olduğu ve sivil denetim içerdiği, bu haliyle ifade özgürlüğü kapsamında kaldığından davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı-
Duruşmanın takip edilmediği gün işlemden kaldırılmayan bir dosya hakkında, süresinde yenilenmediğinden bahisle sonradan davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği- Asliye hukuk mahkemelerinde karşı dava, esasa cevap süresi içerisinde sunulacak cevap dilekçesi ile açılacağı, cevap süresi on gün olduğundan, davalının on gün içerisinde karşı davasını açabileceği-