Dava konusu olayda; taraflar arasındaki husumet, kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın gelişim süreci ile özellikle olay tarihi dikkate alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu-
Davalılar arasında normal arkadaşlık ilişkisinin ötesinde bir ilişki yaşandığı, davalının, evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayriresmi ilişkiye girdiği, bu davranışın açıkça haksız eylem niteliğinde olduğu; bu nedenle davalının sorumlu olduğu kabul edilerek davacı lehine uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
İnşaat teknikeri olarak görev yapan davacının, sözleşmesinin yenilenmemesine ilişkin işlemin iptali amacı ile iptal davası açtığı, işlemin iptal edildiği, ve dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal hakların dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davacıya ödenmesine karar verildiği, şu halde parasal hakların ödenmesi ile ilgili İdare Mahkemesince verilmiş bir karar bulunduğundan, aynı konuda adli yargıda yeniden dava açılması gerekmediği- Parasal haklarla ilgili İdare Mahkemesinde açılmış bir dava bulunduğundan maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalının, dava dışı şirket tarafından alınan krediye kefil olduğu; kredi sözleşmesi hükümlerinin asıl borçlu tarafından yerine getirilmediği ve kefil sıfatı ile davalının icra takiplerine maruz kaldığı; kredi sözleşmesine konu tıbbi cihazlar ile ilgili olarak sahte fatura düzenlendiğinin tespit edildiği;bu nedenle çatışan yararlar dengesinin davacı aleyhine bozulmadığı ve davalı yönünden de hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği-
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin manevi tazminat ödetilmesini isteyebileceği; yargıcın, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerekeceği-
Kamu görevlilerinin görevleri kapsamında yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeni ile oluşan zarardan doğan tazminat davalarında, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine dava açılabileceği, bu nedenle davanın husumet (taraf sıfatı) yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekeceği-
Duruşmanın takip edilmediği gün işlemden kaldırılmayan bir dosya hakkında, süresinde yenilenmediğinden bahisle sonradan davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği- Asliye hukuk mahkemelerinde karşı dava, esasa cevap süresi içerisinde sunulacak cevap dilekçesi ile açılacağı, cevap süresi on gün olduğundan, davalının on gün içerisinde karşı davasını açabileceği-
22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminat tutarını etkileyecek özel durum ve koşulların da açıkça gösterildiği, bu durumun her olaya göre değişebileceği, bu nedenle hakimin takdir hakkını kullanırken olaya etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ölçülere göre uygun bir biçimde göstermesi gerektiği- Davaya konu edilen olayda; olay tarihi ve yaralanma derecesi dikkate alındığında, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının fazla olduğu-
Dava, hakaret nedeni ile tespit ve manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkin olup; KK Eğitim ve Doktrin Komutanlığı'nda yarbay olan davacının aynı kurumda albay ve astsubay rütbeleri ile görev yapan davalıları, yürüttükleri görev kapsamında yaptıkları ve yapmadıkları eylemleri nedeni ile dava ettiği, bu durumda Anayasa'nın 129/5 maddesi uyarınca kamu görevlisi olan davalılara husumet yöneltilemeyeceği-
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup; CHP eski genel başkanı ve Antalya Milletvekili olan davalının, davacının başkanı olduğu Kayseri Büyükşehir Belediyesi hakkında gündemde olan yolsuzluk iddiaları ile ilgili öz eleştiri yaparak söz konusu iddiaları yeterince halka anlatamadıkları hususunu vurguladığı ve bazı yorumlar yaptığı, bu durumda davacı Belediye başkanı ve siyasi bir kişi olarak yapılan eleştiriler ağır bile olsa, davacının eleştirilere olağandan daha fazla katlanabilmesi gerektiği-