Kesinleşen menfi tespit davası sonucu davacı aleyhine yapılan icra takibinin haksız olduğunun anlaşılması halinde, hakkındaki haksız icra takibi nedeniyle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilerek uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davanın, kişilik hakkına saldırı nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu, mahkemece; beraat etmesine karşın Maraş olaylarında sanık olarak bulunan davacının, alevi çalıştayına davet edilmesi yönünde hükümet politikalarının eleştiri konusu yapıldığı, tarihsel bir olaya atıfta bulunarak davacıya Yezit benzetmesi yapılmasının, sövme olarak kabul edilemeyeceği gibi katil sözcüğü ile de eşleştirilemeyeceği, yazının bir bütün olarak değerlendirildiğinde eleştiri niteliğinde bulunduğu ve manevi tazminatı gerektirir koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizliğin olmadığı-
Siyasi hüviyete sahip şahısların kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere katlanmaları gerekeceği-
Davacıların düğününde gerçekleştirilen fotoğraf ve video çekiminin ayıplı ifasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebinin eser sözleşmesinden kaynaklandığı, uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici mahkemesine değil; genel mahkemelere ait olduğu-
Kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı; yapılan şikayet can güvenliğinden duyulan endişe üzerine yapılmış olup bazı somut olgu ve olaylara dayanmakta, ortada şikayeti gerektirecek derecede yeterli belirtiler (emareler) bulunduğundan, davalının şikayet hakkını yasal sınırlar içinde kalarak kullandığı-
Davacı ve davalının ülkenin bilinen gazetelerinde tanınan köşe yazarları oldukları, davaya konu yazınının, davacının O. P.'un ilişkisinin bulunduğu iddia edilen bir bayan ile radyo programı yapmasından sonra kaleme alındığı, yazının içeriğinde davacının gazetecilik yapma şeklinin sert bir şekilde eleştirildiği, yazının bütününde davacıyı küçük düşürmeye ve karalamaya yönelik ifadelerin kullanılmadığı, kullanılan ifadelerin eleştiri niteliğinde kaldığı, bu haliyle yazıda hukuka aykırılık unsurunun bulunmadığı-
Davacının kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı manevi tazminat davasında hükmedilen tazminatı ilamlı icraya koyup tahsil etmeden önce açtığı faiz istemine yönelik dava ile durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun kabulü gerekeceği-
İfade özgürlüğü, sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan "bilgi" ya da "düşünceler" için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olup, bu durumda, mahkemece davacıya yönelik hakaret olarak kabul edilen ifadelerin davalının kişisel değer yargısı niteliğindeki görüşleri olduğu, ifade ve düşünce özgürlüğü hakkı kapsamında kalıp rahatsız edici de olsa davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte bulunmadığı-
Manevi zarar nedeniyle tazminat isteminde, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (6098 sayılı Borçlar Kanunu 56). TMK'nın 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK'nın 26, 174, 287); bunların dışında 6098 sayılı Borçlar Kanunu 58 uygulanması gerekeceği-
Boşanma dosyası içeriğinden ve eldeki dosyadaki tanık beyanları ile internet üzerinden yapılan yazışmalardan davacının eski eşi ile davalı arasında bir ilişki olduğu ve bunun aile mahkemesince boşanma sebebi olarak kabul edildiği, bu durumda, davacının kişilik haklarına saldırı söz konusu olduğundan, yukarıda anlatılan hususlar gözetilerek, boşanma davasında hüküm altına alınan tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak üzere uygun tutarda bir tazminat ödetilmesi gerekeceği-
