Köşe yazarı olan davalının kişisel değer yargısı niteliğindeki bazı ifadelerinin eleştiri sınırlarını aşan küçültücü ve hakaret niteliğinde olmayıp davacının kişilik haklarına saldırı amacı taşımadığı; eleştiri sınırlarını aşmadığının kabulü gerekeceği-
Davacının, eşi olan davalı ile aynı iş yerinde birlikte çalıştığı diğer davalı ile kendisini aldattığı, diğer davalının eşi ile ilişki yaşaması eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunduğu, davacının evlilik birliğinin devam ediyor oluşu ve olayın gelişimi dikkate alınarak davacı lehine daha uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerekeceği-
Okuyucunun ilgisini artırmak amacıyla, habercilik tekniğine uygun olarak, özle biçim arasındaki denge korunarak kullanılan çarpıcı başlığın kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Davalının tehdit içerikli sözleri nedeniyle kişilik hakları zarar gören davacı lehine daha az miktarda manevi tazminat takdiri gerekeceği-
Davacı, dava dışı eşinin aynı iş yerinde birlikte çalıştığı davalı ile kendisini aldattığını, evli olduğunu bildiği halde, davalının eşi ile ilişki yaşaması eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu, davalının kendisine telefon açarak eşi ile birlikte olduğunu söyleyip taciz ettiğini belirterek, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olup, olayın gelişimi ve davacının evlilik birliğinin devam ediyor olması dikkate alındığında, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu-
Davacı Başbakan'ın atamalar konusunda isabetli davranmadığı yönünde davalı tarafından yorum yapılırken, yakışıksız bir ifade kullanıldığı açık ise de; bu ifadenin, muhatabı davacı açısından hakaret olarak değerlendirilemeyeceği-
Haciz işleminden iki ay kadar önce ticaret işini terk eden davacının, haksız haciz nedeniyle bu işini yapamaması nedeniyle mahrum kaldığı kazancı talep edemeyeceği-Haksız haciz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, davacının ticareti terk etmiş olması sebebiyle davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı fazla olup, daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Hakimin manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerektiği-
Davalının davacıya yönelik alenen hakaret ve yaralamaya teşebbüs suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği ancak hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, haksız eylem sebebiyle uğranılan manevi zararın ödetilmesine ilişkin davasının da zamanaşımı sebebiyle reddedildiği, haksız eylem tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK 66/e maddesi uyarınca, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda zamanaşımı süresinin sekiz yıl olup, davanın açıldığı günde olay tarihinden itibaren uzamış ceza zamanaşımı süresi dolmadığından işin esasına girilerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
Davacının kişiliğinin bir parçası olan fotoğrafının rızası dışında davalılarca yayınlanması ile kişilik haklarının ihlal edildiği sonucuna varılarak, davacı yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-