Davaya konu yayının görünür gerçekliğe uygun olup, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı-
Davalının yasal şikayet hakkını hukuka uygun kullandığının anlaşıldığı, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı hakkında davacının şikayeti üzerine iftira suçundan dolayı açılan ceza davasında; davalının, davacının özel belgede sahtecilik suçunu işlemediğini ve bordrolardaki imzaların kendisine ait olduğunu bildiği halde şikayette bulunarak davacı hakkında soruşturma yapılmasını sağladığı ve iftira suçunu işlediği, davalı ceza mahkemesince iftira suçundan mahkum edilmiş ancak hüküm açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmakla, davalı hak arama özgürlüğü sınırını aşarak ve kişilik haklarına saldırı oluşturacak şekilde şikayette bulunduğundan davacı yararına manevi tazminatın koşullarının oluştuğunun kabulü gerekeceği-
Dava konusu haber bir bütün olarak ele alındığında, yazı ile davacının doğrudan hedef alınmadığı, yazı içeriğinde davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek ifade kullanılmadığı anlaşıldığından, kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkin davanın reddi gerekeceği-
Davacının dairesinin güneş enerjisi sisteminin su sızdırması nedeniyle zarar görmesi halinde başka yerde kalmak zorunda kalmasının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı, davacı lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Dava konusu haberde, olaylı geçen bir Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra geçmişe atıfta bulunularak, iki klüp arasındaki maçların geçmişte de olaylı geçtiği ve davacının bir maçtan sonra gözaltına alınarak hakkında adli soruşturma başlatıldığı hususu çarpıcı bir başlıkla okuyucuya sunulmuş olup, haberde, davacıyı aşağılama ve küçültme kastının bulunmadığı, eleştiri sınırlarının aşılmadığı, davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırının söz konusu olmadığı anlaşıldığından basın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat isteminin tümden reddi gerekeceği-
Basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada, olay tarihi, olayın gelişimi, sarf edilen sözlerin niteliği ve yayının mahalli gazetede yapılması gibi olgular değerlendirildiğinde davalılar aleyhine hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu, daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Dava konusu yayında konuşulan ve davaya konu edilen görüşme teklifine ilişkin beyanların bizzat teklifin tarafı olduğu belirtilen kimse tarafından da bir kısım gazete ve internet sitelerindeki röportajlarında söylendiği anlaşıldığından, yayının görünür gerçeğe uygun olduğu, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı sonucuna varılarak, manevi tazminat istemin tümden reddedilmesi gerektiği-
Dava konusu Antalya nükleer karşıtı platformu üyesi meslek odalarının işbirliği ile düzenlenen çalıştayda yapılan konuşmada yer alan beyanlar bir bütün olarak incelendiğinde; davalının geçmiş bir takım olgulardan hareketle genel bir değerlendirme yaparak düşüncesini açıkladığı, konuşmada davacının isminden açıkça bahsedilmediği için matufiyet unsurunun gerçekleşmediği-
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin manevi tazminat ödetilmesini isteyebileceği, yargıcın, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerekeceği-
