Ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlayabilmesi için TBK'nun 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesi kararının maddi olgu yönüyle kesinleşmiş olması gerektiği, bu yönden kesinleşmiş bir karar bulunmaması halinde, hukuk hakimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından da söz edilemeyeceği-
Türk Medeni Kanunu'nun 304. maddesinde yer alan "ananın mali hakları " konusunda;mahkemece taraflardan bütün delillerinin sorulması, davacıdan harcama belgelerinin ibrazının istenmesi, davacının doğum yaptığı özel hastaneden harcamaya ilişkin bilgi ve belgelerin getirtilmesi, belgelendirilemeyen ancak mutad olan diğer giderler hakkında zabıta araştırması yaptırılması sonucunda Yargıtay denetimine elverişli ehil bilirkişi raporu alınması ile bütün delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekeceği - Babalığın tespitine yönelik davada, davacının "manevi tazminat" istemi, Türk Medeni Kanunu'nun 24. ve Borçlar Kanunu'nun 49.(TBK 58.) maddelerine dayanmakta olup,TMK'da babalık davalarında manevi tazminata ilişkin bir düzenleme yer almadığından, davacının ... TL. manevi tazminat talebinin aile mahkemelerinin görevi kapsamında olmayıp, genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görevi dahilinde olduğu-
Kesinleşen menfi tespit davası sonucu davacı aleyhine yapılan icra takibinin haksız olduğunun anlaşılması halinde, hakkındaki haksız icra takibi nedeniyle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilerek uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davanın, kişilik hakkına saldırı nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu, mahkemece; beraat etmesine karşın Maraş olaylarında sanık olarak bulunan davacının, alevi çalıştayına davet edilmesi yönünde hükümet politikalarının eleştiri konusu yapıldığı, tarihsel bir olaya atıfta bulunarak davacıya Yezit benzetmesi yapılmasının, sövme olarak kabul edilemeyeceği gibi katil sözcüğü ile de eşleştirilemeyeceği, yazının bir bütün olarak değerlendirildiğinde eleştiri niteliğinde bulunduğu ve manevi tazminatı gerektirir koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizliğin olmadığı-
Siyasi hüviyete sahip şahısların kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere katlanmaları gerekeceği-
Davacıların düğününde gerçekleştirilen fotoğraf ve video çekiminin ayıplı ifasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebinin eser sözleşmesinden kaynaklandığı, uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici mahkemesine değil; genel mahkemelere ait olduğu-
Kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı; yapılan şikayet can güvenliğinden duyulan endişe üzerine yapılmış olup bazı somut olgu ve olaylara dayanmakta, ortada şikayeti gerektirecek derecede yeterli belirtiler (emareler) bulunduğundan, davalının şikayet hakkını yasal sınırlar içinde kalarak kullandığı-
Davacı ve davalının ülkenin bilinen gazetelerinde tanınan köşe yazarları oldukları, davaya konu yazınının, davacının O. P.'un ilişkisinin bulunduğu iddia edilen bir bayan ile radyo programı yapmasından sonra kaleme alındığı, yazının içeriğinde davacının gazetecilik yapma şeklinin sert bir şekilde eleştirildiği, yazının bütününde davacıyı küçük düşürmeye ve karalamaya yönelik ifadelerin kullanılmadığı, kullanılan ifadelerin eleştiri niteliğinde kaldığı, bu haliyle yazıda hukuka aykırılık unsurunun bulunmadığı-
Davacının kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı manevi tazminat davasında hükmedilen tazminatı ilamlı icraya koyup tahsil etmeden önce açtığı faiz istemine yönelik dava ile durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun kabulü gerekeceği-
İfade özgürlüğü, sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan "bilgi" ya da "düşünceler" için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olup, bu durumda, mahkemece davacıya yönelik hakaret olarak kabul edilen ifadelerin davalının kişisel değer yargısı niteliğindeki görüşleri olduğu, ifade ve düşünce özgürlüğü hakkı kapsamında kalıp rahatsız edici de olsa davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte bulunmadığı-