Davacı ve davalı her ne kadar bir dönem siyaset yapmış ise de halen davacının siyasetçi olarak kabul edilmesini gerektirir bir veri bulunmadığından, uyuşmazlığın, davacının şöhret ve haklarının korunması kapsamında değerlendirmesi gerektiği, üzerine atılı suçlardan mahkeme kararı ile beraat etmiş davacının herkesin görüşlerini açıklamaya davet edildiği bir çalıştaya davet edilmesinin eleştirisi yapılırken davalı tarafından sarfedilen ifadelerin eleştiri sınırlarını aşarak, davacının şöhret ve haklarını ihlal etmek suretiyle kişilik hakkına saldırı niteliğinde olup ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı-
Davalının şikayeti nedeniyle davacı hakkında kamu davası açıldığı ve yargılama sonucunda, delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği- Ceza mahkemesi dosyası içeriğinden, şikayet için yeterli emare olduğu, dolayısıyla davalının yasal şikayet hakkını kullandığı, manevi tazminat isteminin de tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Köşe yazısında yer alan ve mahkemece tazminat gerektiği benimsenen ifadeler, bütün halinde değerlendirildiğinde; eleştiri mahiyetinde olduğu ve yazarın değer yargısını içeren ifadeler içerdiği, yazıda kullanılan sözlerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilemeyeceği-
Tazminat istemine konu olayın kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada doğduğu ve hizmet ile ilgili bulunduğu - İdarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı, İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği-
Davalılar tarafından yapılan haberde kullanılan ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; özle biçim arasındaki dengenin korunduğu, görünür gerçeğe uygun olduğu ve davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığından söz edilemeyeceği-
Davaya konu yazıların içeriğinde kullanılan ve mahkemece tazminat verilmesine gerekçe sayılan ifadelerin, eleştiri niteliğinde olduğu ve değer yargılarının kısıtlanamayacağı-
Dava konusu haberin güncel bir konuya ilişkin ve kamusal yararın da mevcut olduğu, konunun kamuoyuna yansıyış biçimi ve davacının durumu göz önünde tutulduğunda, düşünsel bağlılığın korunduğu ve çatışan yararlar dengesinin davacı aleyhine bozulmadığı, davalılar yönünden de hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği-
Manevi tazminat davasında takdir edilecek tutarın, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği-
BK 74. maddesi gereğince hukuk hâkimi ceza mahkemesinin kararı ile bağlı değilse de; ceza mahkemesince belirlenecek maddi vakıaların hukuk hâkimi yönünden de bağlayıcı olduğu, ceza davasının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre, manevi tazminat istemli dava hakkında karar verileceği-
Mahkemece, davalının, davacılar hakkında şikâyetçi olmasında bir takım emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikâyetin olağan kuşku üzerine emarelere dayandırılarak yapıldığı gerekçesi ile manevi tazminat isteminin tümden reddinin gerektiği-