Dava tarihinde yürürlükte bulunan İYUK 28/4. maddesi gereğince yargı kararını uygulamayan kamu görevlileri aleyhine de manevi tazminat davası açılabileceği-
Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan kararlar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında açılan davaların ağır ceza mahkemeleri tarafından hükme bağlanacağı-
Davalının yapmış olduğu şikayete konu olay hakkında dinlenen davacının meslektaşı tanığın ifadesi de dikkate alındığında, davalının sarf ettiği iddia edilen sözlerin tehdit amaçlı söylenmediği, daha önce aralarında geçen olaylardan kaynaklandığı anlaşıldığından, söylenen sözlerin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında bir evlilik ilişkisi olmadığından, davacının ziynet eşyalarının iadesi ve manevi tazminat istemli davasına aile mahkemesinde değil, asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerekeceği-
Davalının herkesin içinde davacının eşine 'senin eşin şerefsiz, sahtekar' diyerek hakkında gıyabi hakarette ve kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek manevi tazminat istediği- Davalının davaya esas eylemleri, ana bilim dalı başkanlığı göreviyle ilgili olmadığı gibi kamu görevlisinin hakaret eyleminin açıkça kişisel kusurunu oluşturduğu ve hiçbir biçimde görev ile ilişkilendirilemeyeceği-
Davalı yönünden şikayet hakkının kullanılması bakımından hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği, şikayet dilekçesinde kullanılan bazı ifadelerin ise; kaba sözler olarak nitelendirilmesinin mümkün olduğu ve bu nedenle söz konusu ifadelerin başlı başına davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırı oluşturduğunun kabul edilemeyeceği-
Manevi tazminat davasında takdir edilecek tutarın, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının çok fazla olduğu-
Davacının gazetede yer alan ifadeler için gazete yazı işleri müdürüne dava açmasının doğru olmadığı ve sıfat yokluğundan davanın reddi gerektiği-
Davacının, kendisinin de katıldığı tartışma ortamında yapılan eleştirilere sert de olsa katlanması gerekeceği, davacı tarafından başlatılan tartışma ortamında davalının yaptığı açıklamalar davacıya yönelik eleştirilerden ibaret olup, hukuka aykırı olarak kabulünün mümkün olmadığı-
Manevi tazminata konu olan yayınların yapıldıkları tarihlerdeki görünür gerçeğe uygun oldukları, basının somut gerçeği araştırma yükümlülüğü bulunmadığı, haber niteliğinde olan yayınların yayınlanmasında kamu yararı bulunduğu, güncel nitelikteki askeri soruşturma kapsamında elde edilen bilgilerin toplumun haber alma hakkı kapsamında kamuoyuna sunulduğu anlaşıldığından, bu durumun, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği-