“Ölümle tehdit” eyleminin, özgürlüğe, dolayısı ile kişisel değerlere yönelik bir saldırı niteliğini taşıdığı ve manevi tazminatı gerektireceği–
Yayınlanmasında kamu yararı bulunan gerçek ve güncel haberin ya da eleştirinin özle biçim arasında denge kurularak verilmesi durumunda hukuka aykırılığın ortadan kalkmış olacağı ve böylece yayıncının, Borçlar Kanunu`nun 49. maddesi gereğince sorumlu tutulamayacağı, somut olayda, gerçekliğin söz konusu olmadığı, yalnızca davacının, annesi tarafından bir kuşku nedeniyle karakola götürüldüğü, ne var ki, bu gerçekliğin tamamen saptırıldığı ve onun erkeklerle birlikte olduğu yolunda uydurma yayının yapıldığı, böylece davacının kişilik haklarının önemli ölçüde zedelendiği, bu durum karşısında istek doğrultusunda bir karar verilmesinin gerekeceği-
Velayetleri altındaki kızı zorla kaçırılan (ırzına geçilen, sarkınlığa uğrayan vb.) anne ve babaların (ve kardeşlerin) de, gerçekleşen eylem “aile bütünlüğü”ne yönelik olduğundan -kaçırılan küçük dışında- ayrıca manevi tazminat isteyebilecekleri–
«Yayın yoluyla» ya da «sözle» kişilik haklarına saldırı eyleminden kaynaklanan manevi tazminat davalarında (MK. 24, BK. 49; şimdi; TBK. mad. 58) uyuşmazlığın bilirkişiden rapor alınarak çözümlenemeyeceği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile davanın sonuçlandırılması gerekeceği–
Kişilik haklarına saldırıdan doğan tazminat davalarında –TCK 465 değil– BK. 60 hükmünün (şimdi; TBK. mad. 72) uygulanacağı ve dava zamanaşımını buna göre tayin edileceği–