Bir “şirket” şeklinde faaliyette bulunan yayın organı aleyhine açı-lan tazminat davalarında, tüzel kişi temsilcisinin değil, tüzel kişinin kendisi aleyhine karar verilmesi gerekeceği–
Çocuklarının davacılardan doğmuş gibi davacıların nüfusuna tes-ciline izin veren ancak daha sonra dava açarak çocuklarının kendi adına tescilini sağlayan anne/babanın bu eyleminin, davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğini taşımadığı–
Davalının, davacı hakkındaki «şahsiyetsiz kişi, dostluğu düşmanlığı belli olmaz, çıkarları için şikayet müessesesini kullanır» şeklindeki söz ve açıklamalarının, kişisel değerlere ve kişilik hakkına saldırı niteliğinde bulunup bulunmadığının tartışılması gerekeceği–
Haber/yazının, “gerçeklik”, “güncellik”, “kamu yararı”, «toplumsal ilgi» öğelerini taşıması ve anlatımda, özle biçim arasındaki dengenin kurulmuş olması halinde, kişilik haklarına saldırı niteliğini taşısa bile, hukuka uygun sayılacağı ve tazminatı gerektirmeyeceği–
Kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat davalarında hakimin, “saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği”ni, tarafların “kusur oranını”, “sıfatı”nı, “işgal ettikleri makam”ı ve “diğer ekonomik/sosyal durumları”nı gözönünde bulundurması gerekeceği, manevi tazminatın bir “ceza” olmadığı–
Kat mülkiyetine tabi bir taşınmazda yöneticinin, ortak giderler payına düşen bedeli tamamen ödeyen maliki diğer apartman sakinlerine karşı borcunu ödemekten kaçındığı şeklinde tanıtıp küçük düşürmesi, kapıcıya talimat vererek günlük servis yaptırtmaması, dış kapı anahtarını vermemesi gibi eylemleri davacının şahsiyet hakkını ihlal edici nitelikte olup uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-