«..... it ürümüş, kervan yürümüş......» sözcüklerinin, «kişilik haklarına saldırı» niteliğini taşıdığı ve manevi tazminatı gerektirdiği–
İdare mahkemelerine verilen «iptal» ya da «yürütmeyi durdurma» kararların yerine getirilmemesinin, bu kararı yerine getirmeyen görevli (alınan kararda imzası bulunan kişiler) için «ağır kusur» sayılacağı ve bu nedenle aleyhine manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği –İdari işlemin (belediye encümen kararının) uygulanmasından zarar gören kişilerin adli yargıda değil idari yargıda tazminat davası açabileceği–
«Kişilik haklarına saldırı» nedeniyle açılan manevi tazminat dava-larında, mahkemenin, davalıların ceza mahkemesince mahkum edilip cezalarının tecil edilmemiş ve Basın Yasası uyarınca hüküm özetinin yayınlanmış bulunmasını gözönünde tutmadan –bu durumu bir indirim sebebi kabul etmeden– manevi tazminata hükmetmesi gerekeceği–
Savunma sırasında –mahkemedeki duruşmalarda veya TBMM’deki konuşmalarda– yapılan açıklamaların, sarfedilen sözlerin «savunma amacıyla ve savunma sınır içerisinde kaldığı ölçüde» hukuka uygun sayılacağı ve «kişilik haklarını zedelediği» ileri sürülerek manevi tazminata hükmedilemeyeceği–
“Kişilik haklarına tecavüz” fiilinden kaynaklanan manevi tazminat davalarında, davacının olayın meydana gelmesinde “tahrik”inin bulunması halinde, bunun tek başına manevi tazminat talebinin reddine neden olmayacağı, bunun –kural olarak– “tazminat tutarını belirlemede” gözönünde bulundurulacağı–
Resmi nikah olmaksızın bir erkekle birlikte yaşayan (evli olduğunu bildiği halde, bir erkekle birlikte yaşayan) kadın, erkeğin kendisi ile evlenmemesi, kendisini evden uzaklaştırması halinde, erkekten «kişilik haklarının ihlâl edildiği» iddiasıyla, manevi tazminat isteyebilir mi?–
Eleştiri amaç ve sınırını aşan yazıların gerçeği yansıtsa bile yazıda kullanılan dil, ifade ve üslubun davacıyı küçük düşürmek, ona hakaret etmek amacına yönelik bulunması, davacının kişilik değerlerine saldırı niteliğinde bulunması halinde, davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği–