Yayınlanmasında kamu yararı bulunan «gerçek» ve «güncel» bir haberin (eleştirinin), özle biçim arasında denge kurularak verilmesi durumunda, hukuka aykırılığının ortadan kalkacağı ve tazminata hükmedilemeyeceği -Karar verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan «gerçeklik» unsurunun burada «somut gerçeklik» olmayıp, «kararın verildiği andaki olayın beliriş biçimine göre görünüşteki gerçeklik» olduğu- Yayınlanan haberin «gerçek» olması halinde, yayında «hukuka aykırılık» bulunduğundan söz edilemeyeceği ve davacı lehine -kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek- manevi tazminata hükmedilemeyeceği–
Kişilik haklarına saldırıdan doğan tazminat davalarında –TCK 465 değil– BK. 60 hükmünün (şimdi; TBK. mad. 72) uygulanacağı ve dava zamanaşımını buna göre tayin edileceği–
Kendisini «gazetenin sahibi» olarak gösteren kimsenin aleyhine açılan davada (MK. 24) «kendisine husumet yöneltilemeyeceğini» ileri sürmesinin, iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı–
Bir filmin gösterilmesi yüzünden zarar gördüğünü ileri süren kişi tarafından açılan tazminat davasında, film afiş ve jeneriğinde adı geçen «yapımcı» (sahip) sözcüğünün sinema dilindeki anlamının bilirkişiler marifetiyle tesbiti gerektiği–
Savunma sırasında –mahkemedeki duruşmalarda veya TBMM’deki konuşmalarda– yapılan açıklamaların, sarfedilen sözlerin «savunma amacıyla ve savunma sınır içerisinde kaldığı ölçüde» hukuka uygun sayılacağı ve «kişilik haklarını zedelediği» ileri sürülerek manevi tazminata hükmedilemeyeceği–
«Yayın yoluyla» ya da «sözle» kişilik haklarına saldırı eyleminden kaynaklanan manevi tazminat davalarında (MK. 24, BK. 49; şimdi; TBK. mad. 58) uyuşmazlığın bilirkişiden rapor alınarak çözümlenemeyeceği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile davanın sonuçlandırılması gerekeceği–