Davaya konu edilen yayında doğrudan doğruya davacı derneğin tüzel kişiliğini hedef alan sözler bulunmadığı gibi ona yönelik hakaret içeren bir ifade de mevcut olmadığından ve davacı yönünden matufiyet öğesi oluşmamış bulunduğundan davanın reddi gerekeceği-
Yaralanmanın derecesi gözetildiğinde; davacılar anne ve baba tarafından duyulan anlık bir heyecan ve üzüntünün BK. 49 maddesinin (şimdi; TBK. mad. 58) koruduğu değerler bakımından saldırı teşkil edecek düzeye ulaşmadığı, manevi tazminat isteme koşullarının bulunmadığı-
Manevi tazminat için, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmasının gerekeceği-
Borçlar Kanunu'nun 49. maddesindeki (şimdi; TBK. mad. 58) düzenleme itibariyle kişinin bizzat değil de yakınlarının (karı-koca, ana-baba ve çocukları) ağır yaralanması gibi somut olayın kendine özgü ağırlığının ve özelliğinin zorunlu kıldığı olgularını kanıtlaması halinde sosyal ve duygusal değerlerin ihlal edildiği ve bozulduğu, böylece aile birliği içinde korunması gereken bağlılığın zarar gördüğünün kabulü gerekeceği-
Dava konusu haberde kullanılan söz ve ifadeler ile ortaya atılan iddiaların, eleştiri sınırlarını aştığı ve matuf bulunduğu kişilerin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığından manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının kişilik haklarına doğrudan bir saldırı söz konusu olmayıp, dava konusu yayında, basının kamuoyu oluşturma ve toplumsal eleştiri hakkı kullanılmış olduğundan; hukuka uygunluk sınırları içinde kalındığının benimsenmesinin gerekeceği-
Şikâyeti haklı gösterecek bazı olgu ve emarelerinin zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterli olup; bu olgu ve emareye dayanılarak başkalarının da böyle bir olay karşısında davalı gibi hareket etmesinin uygun görüleceği diğer bir anlatımla orta düzeydeki kişinin de somut olaydaki gibi davranacağı ve bu çerçevede kalan şikayet hakkının yerinde kullanıldığının kabulü gerekeceği-
Yayında, denetlenen eğlence mekânlarında ruhsatsız silahlar ve kaçak kişilerin ele geçmesinden bahsedilmiş olması ve haberle ilgili olarak davacıya ait işyerinin resminin basılması çevrede yanlış intiba oluşmasına neden olacak nitelikte olduğundan; mahkemece, dava konusu yayınların özensiz ve yanlış kanı oluşturacak şekilde verildiği kabul edilerek uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Sonucu başlangıçta öngörülebilen bir olay, yani sonuçta nikâh kıyılmaması olasılığı varken, hayatın olağan yaşantısı ve akışı içinde bunu iyi bileceği kabul edilen davacının tazminat talebinde bulunamayacağı-