Sahte reçete tanzim etmek suçu ile yargılanan davacı için sahte reçeteci doktor denilmesinde kamu yaran ile kişilik hakları arasındaki dengenin kişi aleyhine bozulduğunun söylenemeyeceği-
Manevi tazminat için, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmasının gerekeceği-
Evli ve bebek bekleyen davalının evliliğini ve köydeki onurunu tehlikeye atarak davacı tarafından arandığını söylemesi davalının bu konuda başkalarına da bilgi vermesi, hatta davacının aradığı bir sırada telefonunun davalının babası tarafından dinlendiğinde karşı tarafın konuşmaması gibi durumlar birlikte değerlendirildiğinde davalının davacıyı Cumhuriyet Savcılığına ve kardeşine şikayet etmesinde yeterli emarenin mevcut olduğu-
Yayında geçen ifade ve sözlerin davacının görev yaptığı dairenin başkan ve üyelerine yönelik olduğunda kuşku olmadığından matufiyet unsurunun varlığı gerçekleşmiş olup; açıklanan nedenlerle manevi tazminat koşullarının gerçekleşmiş olduğu-
Yayınlarda kamu yararı bulunduğu, yayının bu anlamda görünür gerçeğe uygun bulunduğu ve eleştirel bir yaklaşım ile haber yapıldığı; konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık anlamında, davacının kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığı-
Kişilik haklarına saldırının kabul edildiği 2. neden, davacının şahsına yönelik olmayıp, bir değer yargısı ve düşünce açıklaması olduğundan sadece kabul edilen 1. nedenden dolayı tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Haksız olarak maaşına haciz konulması nedeniyle zarar gördüğünü iddia eden davacının davasını davalının oturduğu yer veya haksız eylemin meydana geldiği yer mahkemesinde açabileceği-
Davalı tarafından kaleme alınan yayınların davacının kişiliğine yönelik olmadığı, çalıştığı sosyal tesisleri işletme biçiminin eleştirildiği görüldüğünden, davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığından söz edilemeyeceği ve korunması gereken üstün yararın basın özgürlüğü olduğunun benimsenmesinin gerekeceği-