Doğruluğu hakkında görünür hiçbir delil olmadan yapılmış olan suçlamanın davacının kişilik haklarına zarar vereceği-
Davalı, yayın tarihinde gazetenin sorumlu müdürü olup, 26/6/2004 tarihinde yürürlüğe giren 5187 sayılı Basın Kanununun 13. maddesinde hukuki sorumluluğun kime ait olacağı açıkça gösterildiğinden gazete sorumlu müdürünün, sorumluluğu olan kişiler arasında bulunmadığı-
Davacının uzun yıllardır Belediye Başkanlığı yaptığı ve politikacı kimliği olduğundan icraatlarına yönelik eleştirilere daha hoş görülü olması gerekli olup; davalının eyleminin hukuka uygun olduğunun kabulü gerekeceği-
İcra müdürünün sorumluluğunda ve bizzat kendisi tarafından gerçekleştirilen işlemler nedeniyle, onun kararlanın, kontrol ve denetim imkânı bulunmayan yardımcısının bir kusuru bulunduğunun kabul edilemeyeceği-
Dava konusu yayın olay tarihinde beliren görünür duruma uygun olup genel anlamda eleştiri ve haber verme sınırları içerisinde kaldığından hukuka uygun olduğu-
Somut olayın özelliğine, haberin verildiği tarih üzerinden uzun bir sürenin geçmiş bulunmasına ve Borçlar Kanunu'nun 49/2. maddesindeki ölçüler de esas alındığında ayrıca yayına da karar verilmiş olmasının yerinde olmadığı-
Dava konusu işlemler ise idare hukuku esasları dışında icra hukuku hükümlerine göre adli kurumlar tarafından yapılmış işlemler olup, belirtilen niteliklere sahip bir işlemin idari yargı denetimine tabi tutulması adli yargının verdiği kararların idari yargıca denetlenmesi gibi anayasal düzenle bağdaşmayan bir yol açacağından niteliği ve konusu dikkate alındığında adli yargı yerinde görülmesi gerekeceği-
Kural olarak idari bir işlemin sadece iptal edilmiş olmasının manevi tazminatı gerektirmeyeceği-
Dava konusu haberin bu olay yeri inceleme tutanağına göre yapıldığı anlaşıldığından davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığından söz edilemeyeceği ve korunması gereken üstün kararın basın özgürlüğü olduğunun benimsenmesinin gerekeceği-