Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilme olup, MK.nun 24. ve BK.nun 49. maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklardır; kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir; kişisel varlıklar da, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir; dolayısıyla davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalmasına göre manevi tazminat isteğinin reddi gerekeceği-
Dava konusu e-mailde davacının kastedildiği ve içeriği itibariyle davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunun kabulü gerekeceği- E-mail'in liste üyelerine yanlışlıkla gönderilmesi tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak bir durum olduğu-
Yayında kapkaç suçu işleyenlerin şık giyinmek için o marka spor ayakkabı giydiklerinin belirtilmesi; yazının bütünü gözetildiğinde o markayı karalayıcı değil marka lehine de yorumlanabilecek bir bilgi açıklaması ve belirleme niteliğinde olduğu, markanın itibar ve güvenine saldırı içermediği, haber verme sınırının aşılmadığı-
Davacıya isnat edilen hakaret ve görevi ihmal suçlarının yasal unsurlarının oluşması halinde davalıların eylemleri TCK'nun 285. maddesinde düzenlenen iftira suçun oluşturacağından Borçlar Yasası'nın 60. maddesinin yollaması ile TCK'nun 102. maddesi gözetildiğinde zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu-
Yayın bu biçimi ile görünürdeki gerçeğe uygun olup davacının kişilik haklarına saldırıdan söz edilemeyeceği-
Davalı iddia ettiği ilk tacizden sonra gitmesi gereken mercilere gitmemiş; ne emniyetten, ne de Cumhuriyet Savcılığından adli yardım talep etmemiş olduğundan; bu durumun davalılar yönünden kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği-
Ayrıntıya ilişkin yanılgıların haberin gerçek sayılmamasını gerektirmeyeceği-
Davalının, davacılara yönelik olarak sekiz ayrı suçlamada bulunduğu, savcılık soruşturması sırasında dinlenen tanık beyanları ve diğer kanıtlara göre davalının ileri sürdüğü iddiaların gerçekliği hususunda bazı emarelerin mevcut olduğu anlaşılmış olup, davalı eyleminin Anayasal şikâyet hakkı kapsamında olduğu-