Davacı alacaklının, 01/05/1997 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, 28/07/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2.685,89 EURO kira alacağının tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin borçluya 05/08/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.'nun 269/1.maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 14/08/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağından, mahkemece tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı, İİK'nun 269/1 maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken TBK'nun 315.maddesi uyarınca otuz günlük ödeme süresini beklemeden 13.08.2015 tarihinde İcra Mahkemesinde tahliye isteminde bulunmuş olup, ödeme süresi dolmadan ve temerrüt gerçekleşmeden tahliye istenemeyeceğinden mahkemece tahliye talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK.'nun 62/4 maddesi uyarınca, davalı borçlu itirazında açıkça itiraz ettiği miktarı göstermek zorunda olduğu aksi durumda miktara itiraz etmemiş sayılacağından, takip ile talep edilen kira miktarı kesinleştiği, mahkemece, ödemelerin yapıldığı bildirilen posta çeki hesabına ait hesap dökümü dosya arasına alınmış olup, bu hesap bildirim cetvel dökümüne göre davalı borçlunun takibe konu tarihlerde 40.000,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmasına rağmen davalı borçlu tarafından 23.000,00 TL ödeme yapıldığı kabul edilerek karar verilmesinin doğru olmadığından mahkemece, kararın yalnızca davalı borçlu tarafından temyiz edildiği hususu da göz önünde bulundurularak ve davalı tarafça yapılan ödemeler üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İİK.nun 269/1. maddesi göndermesi ile TBK’nun 315. (BK 260.) maddesi gereğince 30 günlük ödeme süresinin dolması beklenmeden alacaklı tarafından icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunulamayacağı, ödeme emri ile borçluya 30 günlük ödeme süresi verilmiş ve 03.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekili tarafından 30 günlük ödeme süresinin geçmesi beklenmeden ve temerrüt gerçekleşmeden 22.06.2015 tarihinde İcra Mahkemesinden tahliye isteminde bulunulduğundan davacı alacaklının tahliyeye yönelik temyiz itirazlarının yerinde olmadığı- Davalının kira bedelinin ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK.'nun 269/c maddesindeki belgelerle ispat etmesi gerekeceği, davalı borçlu İİK.'nun 269/c maddesinde belirtilen makbuz ve belgelerden biri ile takibe konu kira bedellerini ödediğini kanıtlayamadığına göre, mahkemece 2015 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ayları kira bedelinin takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı hususu da göz önüne alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı tarafça tekrar istenen aylarına ilişkin yapılan itiraz haklı olup, mükerrer takip konusu olan alacak kalemleri dışında kalan aylara ait kira bedelleri üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Her ne kadar zorunlu dava arkadaşlarının davaya dahil edilebilmesi mümkünse de, bu eksikliğin icra takibinde giderilmesinin mümkün olmadığı ve temerrüt nedeniyle tahliye talebinin reddi gerekirken tahliyeye karar verilmesinin doğru olmadığı- Alacaklının payına düşen alacak dava tarihinden önce ödendiğine göre, itirazın kaldırılması talebinin de reddi gerektiği- Asıl dava konusu icra takibinde davalılar murisinin, taraf sıfatı bulunmadığından, asıl davada da taraf sıfatları bulunmadığının mahkemece gözetilmemesinin de doğru olmadığı-
Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu hakkında 01.09.2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanılarak 09.11.2015 tarihinde yapılan icra takibi üzerine ödeme emri davalı borçluya 14.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı yedi günlük yasal itiraz süresinden sonra 28.12.2015 tarihinde İcra Müdürlüğü'ne itirazda bulunmuş ise de, davalı borçlu tarafından itiraz yedi günlük yasal sürede yapılmadığından takip kesinleşmiş olduğu, davalı borçlu takibe konu edilen kira alacaklarını davacı alacaklıya ödediğini yazılı belge ile kanıtlamak zorunda olduğu, bu nitelikte bir belge ibraz edilmediğinden, kesinleşen takip nedeniyle tahliyeye kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliye talebinin reddine kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında 15.05.2010 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Sözleşme ile kiralanan taşınmaz “konut” olarak kullanılmak üzere aylık 1.500,00 TL bedelle kiraya verildiği, sözleşmenin özel şartlar 12.maddesi ile “Kiracı kira artışını %10’dan aşağı olmamak üzere İTO’nun açıklamış olduğu enflasyon nispetinde artırmayı kabul ve taahhüt eder” düzenlemesine yer verildiği, tarafların özgür iradesi ile kararlaştırılan bu şart geçerli olup tarafları bağlayacağı, sözleşmenin bu hükmü gereğince davalı kiracının kira parasını her yenilenen kira yılında sözleşmedeki artış oranına uygun şekilde artırarak ödemesi gerektiğinden, mahkemece, aylık kira bedellerinin Türk Borçlar Kanun'unun 344. maddesindeki sınırlama da gözetilerek sözleşmede kararlaştırılan artış şartına göre belirlenip davalının ödediği miktarda dikkate alınmak sureti ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kiraya verenlerin birden fazla olması halinde temerrüt nedeniyle tahliye kararı verilebilmesi için icra takibinin tüm kiralayanlar tarafından yapılması ve davanın da birlikte açılması zorunlu olduğu, bu husus kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulacağı, oysa ki temerrüt ihtarnamesi yerine geçen icra takibi kiraya verenlerden yalnızca Bingöl M. E. tarafından yapıldığı, davanın açılmasındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün ise de icra takibindeki eksikliğin sonradan giderilmesi mümkün bulunmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kiralananın tahliyesine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı alacaklı 01.01.2013 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak 16/02/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile, 957.057,96 TL 2015 yılı kira alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlunun borca itiraz etmesi üzerine İcra Mahkemesi'nden itirazın kaldırılması istendiği, mahkemece, 30/09/2015 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiş olup;davacı vekili, 21.01.2016 tarihli temyize cevap dilekçesi ile 09.11.2015 tarihli “PROTOKOL” başlıklı belgeyi ibraz ederek davalının temyizden feragat ettiğini ileri sürdüğünden mahkemece anılan belge konusunda taraf beyanları alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-