Türk Borçlar Kanunu'nun 315. maddesi uyarınca temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davasının kural olarak kiraya verenler tarafından açılması gerektiği, kiraya verenler birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmalarının zorunlu olduğu, kiraya veren durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerektiği, kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekip dava hakkına ilişkin bu hususun mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerektiği-
Davacı vekili, davalı borçlunun itirazının kaldırılarak kiralananın tahliyesi istemiyle dava açmış olup, mahkemece, davacı tarafın yalnızca “tahliye” talebi değerlendirilmiş olup, “itirazın kaldırılması” talebi hakkında herhangi bir değerlendirilme yapılmadan davanın reddine karar verildiğinden mahkemece davacının itirazının kaldırılması yönündeki isteği de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemi-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemi-
Davalılar vekili itiraz dilekçesinde kiracılık ilişkisine açıkça karşı çıkmamış, aksine cevap dilekçesinde kiracılık ilişkisini kabul etmiş olup, İİK'nun 269/2 maddesi hükmüne göre borçlu itirazında sözleşmeyi ve sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılacağından, davalı borçlular vekili takibe itirazlarında açıkça ve ayrıca kira ilişkisine karşı çıkmadığına göre kira ilişkisinin kesinleşmiş olduğu, uyuşmazlıkta yargılamayı gerektirir bir durum bulunmadığı, alacaklı davacının, itiraz üzerine davalılar ile aralarındaki kira ilişkisine istinaden itirazın kaldırılmasını istemesinde bir usulsüzlük olmadığı, takibe konu kira alacağının taraflar arasında akdedilen 15.03.2014 başlangıç tarihli imzası inkar edilmemiş kira sözleşmesine dayanılarak talep edildiği anlaşıldığından öahkemece, taraflar arasında akdedilen 15.03.2014 başlangıç tarihli değiştirildiği ispatlanamayan kira sözleşmesine göre işin esasının incelenerek, bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yargılamayı gerektirdiğinden bahisle istemin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemi- 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 344. maddesinde; ''Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerli olduğu, bu kuralın bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacağı'' düzenlemesi bulunduğu, taraflar arasında 01.09.2012 başlangıç tarihli, 2 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, sözleşmede aylık kira bedelinin 600,00 TL olduğu ve yıllık kira artışının yıllık enflasyon + %10 oranında olacağı, enflasyon %25 - %35 arasında oluşursa enflasyon + %5 oranında artırılacağı kararlaştırılmış, % 10 kira artışı da davalı tarafından kabul edilmiş olup bu şart geçerli olup tarafları bağlayacağından mahkemece 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK'nun 344. maddesi hükmü de gözetilerek 12 aylık ÜFE artış oranını geçmemek üzere sözleşme hükmü doğrultusunda aylık kira bedelinin ve kira artış farkının belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı, icra takibine ve takip alacaklısının kiralayan sıfatına itiraz etmediğinden, takip ve kira ilişkisinin İİK’nun 269/2 maddesi gereğince kesinleştiği, bu durumda, davalının takip alacaklısının kiralayan olmadığı, davacının yeni malik olsa bile borçluya durumu ihtar ile bildirmesi gerektiği savunmasına İcra Mahkemesi'ndeki yargılamada değer verilemeyeceğinden, Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, kira sözleşmesinin dava dışı O. Ö.. ile yapılıp, davacının yeni malik sıfatıyla kira borçlarının ödenmesine dair ihtarnamesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kiracı olmayan kişi ya da kişiler hakkında tahliye talep edilmesinin mümkün olmadığı, mahkemece kiracı olmayan, kefil ve sözleşmeyi şirket temsilcisi olarak imzalayan kişiler hakkında açılan davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu davalılar hakkında tahliye kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Kiralanan taşınmaz paylı mülkiyete konu ise her bir paydaşın sadece kendi payına düşen alacağını talep edebileceği, elbirliği mülkiyetine konu teşkil ediyorsa tüm ortakların birlikte icra takibi başlatmaları gerektiği, bu nedenle Mahkemece, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı getirtilerek taşınmazın tabi olduğu mülkiyet türünün tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerektiği-
Davalı yargılama aşamasında mahkemeye ibraz ettiği 08/11/2013 tarihli toplam 13.200,00 TL bedelli PTT tahsilat / haber kağıtları ile takip konusu aylara ait kira bedellerinin ödendiğini savunmuş olup, mahkemece, ilgili PTT Müdürlüğü'nden kiracı tarafından yapılan ödemelerin konutta ödemeli olup olmadığı, konutta ödemeli olması halinde alacaklıya gerekli tebliğin yapılıp yapılmadığı ,tebliğ alınmamış olması halinde neden tebliğ alınmadığı ve kira bedellerinin alacaklı tarafından tahsil edilip edilmediği hususları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-