Mahkemece, "ihtiyati haciz kararının alacağın varlığına ve muaccel olduğuna kanaat getirilerek verildiği, itiraz edenin daha önceki vekili tarafından itiraz süresi içerisinde verilen itiraz dilekçesinde ileri sürülen itiraz sebeplerinin İİK'nın 265. maddesinde sınırlı olarak belirtilen itiraz sebeplerinden olmadığı, ihtiyati hacze konu bir alacağın kural olarak İİK'nın 264. maddesi kapsamında yargılamayı gerektirmesi olasılığının kanunda açıkça kabul edilmiş olması, itiraz dilekçesinde ileri sürülen hususların ihtiyati haczi tamamlayan merasim veya menfi tespit davası sırasında incelenebilecek nitelikte bulunması karşısında, ihtiyati haczin dayandığı sebebe dair itirazın yerinde olmadığı, alacaklı tarafından depo edilen % 15 oranındaki teminatın makul olduğu" gerekçesiyle, "itirazın reddine" karar verilmesi gerektiği-
İcra ve İflas Kanunu’nun 265/1. maddesi uyarınca kendisi dinlenilmeden ihtiyati haciz kararı verilen borçlu, verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı kararı veren mahkemeye müracaatla itiraz edebileceği- İhtiyati haciz talep eden alacaklının, ihtiyati hacze itiraz edilmeden önce başka bir mahkemede alacak davası açması halinde bu defa ihtiyati haciz kararına yapılan itiraz, ihtiyati haciz kararını veren mahkeme tarafından değil esasa ilişkin davanın açıldığı mahkeme tarafından inceleneceği-
"Dava konusu çekin davalı tarafından faktoring sözleşmesi uyarınca dava dışı şirketten alındığı, çeke ilişkin fatura ve kayıtların mevcut olduğu, davalıdan ilk cirantanın imzasının sahteliğini bilebilcek durumda olmadığı, 6762 sayılı TTK'nın 704. maddesi gereğince davalının dava konusu çeki iktisabı sırasında ağır kusurlu yada kötüniyetli olduğu ispatlanamadığı" gerekçesiyle verilen "davanın reddine" dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi nedeniyle istirdat davasına dönüşen alacak kalemleri için karar kesinleşmeden ihtiyati haciz talep edilemeyeceğinden, mahkemece bu yön gözetilerek, "ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerekeceği-
Tenfiz edilmeyen yabancı mahkeme kararının Türk Hukuku açısından henüz ilâm niteliğinden olmadığı; taraflar arasında vadeye bağlanmış bir alacak söz konusu olmadığı, alacağın varlığının kesin olmadığı, yargılamayı gerektirir nitelikte olduğu ve vadesi gelmiş bir alacaktan söz edilemeyeceği, vadesi gelmemiş alacaklarla ilgili ihtiyati haciz koşulları arasında sayılan hususlardan hiçbirisinin varlığı konusunda da kesin delil aranmamakla birlikte haklı ve makul görülebilecek İİK. mad. 257/2 koşullarının gerçekleştiğine ilişkin bir delil de sunulmamış olduğundan, ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, "talep konusu bonoların arka yüzünde neyin teminatı olarak düzenlendiklerinin açıkça belirtilmediği ve satış sözleşmesinde de bonolardan bahsedilmediği" gerekçesiyle yazılı şekilde "itirazın kısmen kabulüne" karar verilmişse de, talep konusu bonoların arka yüzlerinde, dosya içerisinden bulunan ve taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış sözleşmesine konu olduğu anlaşılan 141 ada 5 parsel'in teminatı olduğu yazılı olup , bu nedenle talep konusu bonoların, anılan satış sözleşmesinin teminatı olarak verildiğinin  kabulü gerekeceğinden, bu itibarla, "teminat senedi" olduğu anlaşılan bonolara dayalı olarak verilen ihtiyati haciz kararı yerinde bulunmadığından, hacze itiraz eden borçlular vekilinin itirazının tümüyle kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, talebe konu geminin tüm teçhizatlarıyla birlikte dava dışı şirkete devrinin sağlandığı,  alacaklı tarafından gemi üzerine ihtiyati haciz konulması talep edildiği ve TTK 1369/1-a bendi gereğince ihtiyati haczin talep olunduğu tarih itibariyle geminin mülkiyeti borçlu şirkete ait olduğu, geminin devrinin ihtiyati haciz talebinden sonra yapılmış olduğu ve yine TTK 1001 madde gereğince gemi siciline kayıtlı olan bir geminin devri için, malik ile iktisap edenin devir hususunda anlaşmaları ve geminin zilyetliğinin geçirilmesi şartının arandığı, TTK 1001/2 madde gereğince mülkiyetin devrine ilişkin anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzaların noter onaylı olması gerektiği, itiraz eden tarafından geminin satışının noter onaylı ya da gemi sicil müdürlüğünde yapıldığına ilişkin bir belge ibraz edilmediği gerekçesiyle, İİK'nın 265 maddesi gereğince verilen "ihtiyati hacze itirazın reddine" dair kararda isabetsizlik bulunmadığı-
İİK'nın 265/1 maddesi uyarınca borçlu, kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haczin dayanağı sebeplere, mahkemenin yetkisine, teminata karşı itiraz edebileceği-Niteliği itibariyle aranacak borçlardan olan kambiyo senedinden kaynaklanan alacağa dayalı ihtiyati haciz isteminde yetkili mahkemelerin; akdin ifa yeri olarak kabulü gereken ödeme yeri ve borçlunun ikametgahının bulunduğu yerin bağlı olduğu mahkeme olduğunun kabulü gerekeceği-
İİK'nın 265. maddesinin 4. fıkrasına göre, "mahkemenin itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebileceği veya kaldırabileceği, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yaparak karar verebileceği"- İhtiyati hacze itiraz eden vekilinin "yetki itirazı"nda bulunarak  ihtiyati haciz kararına itiraz ettiği anlaşıldığından, mahkemece yetki itirazı değerlendirilerek bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 265/1. maddesi uyarınca; borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebileceği, buna göre, "itiraz sebeplerinin sınırlı olarak sayılmış olup, itiraz edenin ileri sürmüş olduğu sebeplerin yasal düzenlemede belirtilmediği ve ancak başka davaların konusunu teşkil edebilecek sebepler olduğu" gerekçesiyle "yerinde olmayan itirazın reddi"ne karar verilmesi gerektiği-