İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için “alacağın varlığı hakkında kanaat edinilmesinin” yeterli görüldüğü, bunun kesin bir ispat şeklinde anlaşılamayacağı, “alacağın yargılamayı gerektirmemesi” şeklinde bir koşulun kanunda öngörülmediği, alacaklı tarafından fatura ve sevk irsaliyesinin ibraz edildiği, bu belgelerden alacağın varlığına kanaat getirildiği gerkeçesiyle ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine karar verilmesinin isabetsiz sayılmayacağı-
İİK. 266. maddesi ihtiyati haczin kaldırılması talebiyle ilgili olup, borçlunun ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemece kabul edilecek “rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti” göstermek şartıyla talep etmesi halinde takip kesinleştikten sonra bu talep hakkında görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olduğu- İhtiyati hacze itiraz eden borçluların talebi İİK. 265. maddesi kapsamında olduğundan, mahkemece, ihtiyati hacze itiraz eden borçluların itirazının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile İİK. 266. maddesine göre görevsizlik nedeniyle talebin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklı banka tarafından müteselsil kefilin ortağı olduğu şirketine Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine istinaden kredi kullandırılmış olup, talebe dayanak kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 584/3. maddesine göre "ticaret şirketinin ortakları tarafından şirketle ilgili olarak verilecek kefaletlerde eş rızası aranmayacağı" nazara alınmadan "müteselsil kefil yönünden talebin reddi"nin doğru olmadığı-
İhtiyati hacze konu alacak hakkında dava açılması, "ihtiyati hacze itirazı incelemeye bu kararı veren mahkemenin görevli bulunduğu"na ilişkin kuralın istisnasını teşkil ettiği-  İcra ve İflas Kanununun 265/4'üncü maddesi uyarınca mahkemece tarafların davet edilip dinlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
"İİK'nın 265/1 maddesi gereğince ihtiyati hacze itiraz sebepleri sınırlı olarak sayıldığı, ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edilmesi mümkün olup, borçlu tarafça öncelikle mahkemenin yetkisine itiraz edildiği, çeklerde borçlunun ikametgahı, ödeme yeri ve keşide yeri mahkemeleri yetkili olup, ihtiyati haciz dayanağı çekte her ne kadar alacaklı tarafça dilekçede İstanbul olarak gösterilmiş ise de borçlunun sunduğu kayıtlara göre borçlu şirketin ikametgahı ile çeklerdeki ödeme yeri ve keşide yerinin İzmir bulunup mahkemenin yetkisiz olduğu, kambiyo senedi alacağından kaynaklanan alacağın götürecek borç niteliğinde olmadığından BK'nın 73, TBK'nın 89. maddeleri uygulanamayacağı sonucuna varıldığı" gerekçesiyle "borçlu tarafça yapılan itirazın kabulü ile  ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına" dair verilen kararda bir isabetsizlik olmadığı-
Talep, "yabancı bayraklı gemi üzerine konulan ihtiyati haciz kararına itiraz ve ihtiyati haciz kararının kaldırılması" istemine ilişkin olup, mahkemece, geminin Litvanya'da yapılan cebri satışı sonucu mülkiyetinin muterize intikal ettiği, ihtiyati haciz sırasında borçlunun gemi maliki olmadığı gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği; Litvanya'da yapılan açık artırma ve geminin alıcıya teslimi esnasında üzerine ihtiyati haciz konulması istenen geminin İzmir Limanı'nda bulunduğu, dosya kapsamından ve İzmir Liman Başkanlığı'nın yazılarından anlaşılmakta olup, Litvanya Makamlarınca yapılan satışın Türk hukuku bakımından geçerli olduğu ve mülkiyetin alıcıya intikal ettiğinin kabul edilemeyeceği bu nedenle "itirazın reddine" karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati hacze itiraz eden, itiraz dilekçesiyle yetki itirazında bulunmuş, ayrıca "alacaklı görünen tarafla aralarında sözleşme ilişkisi olmadığını" ileri sürdüğü, öte yandan takibe dayanak fatura ve sevk irsaliyesi taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığını ortaya koymadığı- Bu durumda mahkemenin kendisini, salt para borçlarına uygulanma olanağı bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesine göre yetkili görmesi doğru olmadığı, kararın bu nedenle ihtiyati hacze itiraz eden yararına bozulması gerektiği-
İhtiyati hacze itiraz edenin ileri sürdüğü hususların İİK'nun 265. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığı, esasa ilişkin dava sırasında irdelenmesi gereken konulardan olduğu-
İhtiyati haciz isteyen karşı tarafın alacağı muaccel olmadığı gibi, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, İİK'nın 257/2. madesinde muaccel olmayan alacaklar yönünden sayılan koşulların da oluşmadığı gerekçesiyle, ihtiyati hacze itirazın kabulü ile, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
"İtiraz edenin, ihtiyati hacze dayanak teşkil eden genel kredi sözleşmesinin tüm sayfalarında imzasının bulunmadığı, imzanın eli ürünü olmadığı, asıl borçlu ile banka arasında protokol imzalandığından kefilin borçtan sorumlu olmayacağı, el yazısını içeren kefalete ilişkin ibare bulunmadığı yönündeki itirazlarının açılacak itirazın iptali davasında savunma, menfi tespit davasında iddiaya konu olabileceği, genel kredi sözleşmesinde itiraz edenin kefalet limitinin 500.000,00 TL olduğu nazara alınarak itiraz sebeplerinin İİK'nın 265. maddesi kapsamında kalmadığı" gerekçesi ile "talebin reddine" dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-