İhtiyati haciz kararı verilmesi talebine ilişkin istemde, ihtiyati haciz talep eden, karşı tarafın kefil olduğunu bildirdiğinden, mahkemece kredi sözleşmesi getirtilerek davalıların kefil olup olmadıklarının, herhangi bir teminat verip vermediklerinin belirlenmesi, varsa verilen teminatların kefaletin teminatı olup olmadığının araştırılması ve buna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz istemi "alacağın muaccel olduğu iddiası"na dayalı olup, "bu talebin İİK’nun m.257/2 hükmüne istinaden kabul edildiğine"dair bir ifadeye ihtiyati haciz kararının gerekçesinde yer verilmediği, bu durumda, ihtiyati haciz kararının muaccel alacaklara ilişkin İİK’nun m.257/1 hükmü uyarınca verildiğinin kabulüyle, ihtiyati haciz sebeplerine vaki itirazın değerlendirilmesi gerekirken, vadesi gelmemiş alacaklarda ihtiyati haciz koşullarını düzenleyen İİK m. 257/2 hükmüne göre yapılan değerlendirme sonucunda, "borçlunun mal kaçırma kastı olmadığı" gerekçesiyle "ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İİK’nun 258’inci ve 265’inci maddelerinde yer alan kanun yollarına ilişkin düzenlemelere göre ihtiyati hacze ilişkin her türlü karara karşı tüm kanun yollarının açık olmadığı- İİK’nun 258’inci maddesinde ihtiyati haciz isteminin reddine dair kararlara karşı temyiz ve karar düzeltme yolu açık iken, İİK’nun 265’inci maddesine göre ihtiyati hacze itiraz üzerine verilen kararlara karşı sadece temyiz yolunun açık olduğu-
İhtiyati hacze itirazın, huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebileceğinin kanunda düzenlenmiş olmakla, mahkemece, anılan hüküm nazara alınmadan, "borçlunun ihtiyati hacze en geç ödeme emrine itiraz tarihinde muttali olduğu" gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği-
Hukukumuzda "kefalet sorumluluğunun ancak dava yoluyla ileri sürülebileceğine" dair bir ilke veya kural bulunmamakta olup, şartları gerçekleştiğinde kefil hakkında da ihtiyati haciz kararı verilebileceği-
Kamu düzenine ilişkin kesin yetki halleri dışında mahkeme yetkili olup olmadığını re'sen nazara alamayacağı, bu nedenle, borçlunun itirazı olmadan mahkemenin kendiliğinden "yetkili olup olmadığını" incelemesinin doğru olmadığı-
Somut olayda ileri tarihli çek verilmiş olup, bu halde çekin teslim edildiği tarih itibariyle bir ödeme bulunmadığından, ihtiyati haciz talep edildiği tarihte talep konusu çekin bedelinin tamamının muaccel olduğu, bu çeke mahsuben ödeme bulunmadığı ve İİK'nın 257. maddesindeki koşulların gerçekleştiği-
İhtiyati haciz kararında yazan adresin kaldırılması isteminin İİK'nun 265. maddesi kapsamında olmadığı-
İhtiyati hacze itiraz tarihi 10.10.2013 olup, bu tarihten önce 04.07.2012 tarihinde İstanbul 23. Asliye Ticaret Mahkemesinde itirazın iptali davası açıldığı, bu durumda, işin esasını inceleyen mahkeme tarafından itirazın değerlendirilmesi gerekli olup, "görevsizlik kararı" verilmesi gerektiği-
"İpoteğin geçersizliği ve ipotek akdinin 5. maddesindeki kefalet taahhüdünün TBK'nun 21. maddesine aykırı olduğu" şeklindeki itirazların, İİK'nun 265. maddesi kapsamında olmadığı-