Muteriz vekilinin teminata ilişkin bir itirazı bulunmamasına rağmen mahkemece kendiliğinden "ihtiyati haciz kararındaki %15 teminatın %45’e çıkarılmasına" karar verilmesinin, İcra ve İflas Kanunu’nun 265’inci maddesinin 3’üncü fıkrasına aykırı olduğu-
"İpoteğin geçersizliği ve ipotek akdinin 5. maddesindeki kefalet taahhüdünün TBK'nun 21. maddesine aykırı olduğu" şeklindeki itirazların, İİK'nun 265. maddesi kapsamında olmadığı-
İhtiyati hacze itiraz edenler vekili, "faktoring şirketinin bir mal veya hizmet satışından doğan alacakları ancak temlik alabileceğini, ihtiyati hacze konu bonoyla ilgili hiçbir işlem yapılmayıp, faktoring ilişkisinin çekler üzerinden yürütüldüğünü, temlik edilen çeklere istinaden gününden önce ihtiyati haciz talep edildiğini, müvekkiline ihtarname gönderilmediğini" belirterek "ihtiyati haczin kaldırılmasını" talep ettiği fakat bu itirazların takip hukukuna ilişkin olduğu, İİK'nun 265.maddesi kapsamında olmadığı-
İhtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından verilmiş bir ipotek bulunmadığı gibi, ipoteğin de kredi sözleşmesinin asıl borçlusu lehine verildiği anlaşıldığından, mahkemece "alacağın rehinle temin edildiği ve ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı" belirtilmek suretiyle yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Mahkemece, ihtiyati haciz talebine dayanak teşkil eden bono üzerindeki yazılı yetki şartının taraflar tacir olmadığından geçerli olmadığı, bonoya dayalı borcun aranılacak borçlardan olduğu, İİK'nun 258 ve 50. maddeleri uyarınca talebin borçlunun ikametgahında yapılması gerektiği, borçlunun ikametgahının da Selendi olduğu, bu nedenle mahkemenin yetkili olmadığı gerekçesiyle "itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerektiği-
"İhtiyati haciz kararının dayanağı bononun yasada öngörülen şartları taşıdığı, senede dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verildiği ve karara istinaden yapılan icra takibinin kesinleştiği" gerekçesiyle, İİK.'nun 265. maddesinde yazılı sebeplerden olmamasına göre, "itirazın reddine" karar verilmesi gerektiği-
Çeklerin ileri tarihli düzenlenmesinin mümkün olduğu; bu durumda alacağın varlığının tespiti bakımından keşideci şirket ile lehtar arasındaki hukuki ve akdi ilişkinin tespitinin yapılması gerektiği, ihtiyati haciz kapsamındaki yaklaşık ispatın bu tespit bakımından yeterli olmayacağı, ayrıca keşideci şirketin tasfiyesinin bitmesi nedeniyle, bu tarihten sonra çek düzenleyen şirket yetkilisinin, şahsen sorumlu olup olmayacağının da yargılama yapmayı gerektirdiği, bu nedenle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Talep konusu çeklerin ödeme süresinin henüz geçmediği halde, sehven "ödeme süresinin geçtiği" şekilde değerlendirildiği, ayrıca ihtiyati haciz talep eden vekilinin talep dilekçesinde "borçluların kötü niyetli olup mallarını kaçırdığını" iddia ettiği, "borçlunun araçlarını 3. kişilere satışının muvazaalı olduğunu" alacaklı taraf ispatla mükellef olup, "muvazaanın kabulü için yeterli delil sunulmadığı" gerekçesiyle "ihtiyati hacze itirazın kabulüne" dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece, "ihtiyati hacze itiraza ilişkin talepte bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama ve duruşmalı görülen itiraz incelemesi sonunda; takibe konu senetlerde bonoların tüm unsurlarının bulunduğu, alacağın muvazaalı olduğuna ilişkin iddianın menfi tespit davasını gerektirdiği, haczin başka adreste yapıldığına yönelik iddianın ise açılacak istihkak davasıyla çözümlenmesinin gerektiği" gerekçesiyle, "üçüncü kişinin itirazının reddine" karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati hacze konu senette düzenleme yeri bulunmadığı gibi “Batıkent” idari bir birim olmadığından, borçlunun adının yazıldığı yerin de düzenleme yerindeki eksikliği ikame edecek nitelikte olmadığı, mahkemece anılan kanun hükümleri gözetilerek itirazın değerlendirilmesi gerektiği-