Mahkemece, davacı vekiline HMK’nın 119/ğ maddesine göre hangi kayıt ve belgelerin zayi olduğunu ve zayi olduğunu iddia ettiği belge ve kayıtların hangi yıllara ait olduğunu bildirmesi için iki haftalık kesin süre verildiği ancak verilen kesin süre içerisinde açık bir şekilde talep sonucu bildirilmediği, mahkemece başka bir dosyadan netice-i talep alınmasının söz konusu olamayacağı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Bir şikayet olan ihalenin feshi isteminin HMK’nun 118. maddesi anlamında bir”dava”olmadığı bu nedenle şikayet dilekçesini HMK’nun 119 maddesinde yazılı şartları taşımasının zorunda olmadığı; şikayet dilekçesinde şikayet konusu dosyanın yanlış gösterilmesini veya hiç gösterilmemiş olmasını yada karşı tarafın yanlış gösterilmesinin, adresinin belirtilmemesinin şikayetin reddini gerektirmeyeceği-
Dava dilekçesinde iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, cevap dilekçesinde; savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin belirtilmesi gerektiği- Delillerin dava ve cevap dilekçelerinde belirtilmesi; dilekçelerinde belirtikleri delillerin en geç ön inceleme duruşmasında mahkemeye sunulması, başka bir yerden getirtilecek olması halinde delillerin toplanması için gerekli işlemlerin yapılması gerektiği, yani dava ve cevap dilekçelerinin verilmesinden sonra tarafların iddia ve savunmalarını kanıtlayıcı delil bildirmelerinin mümkün olmadığı- Usulüne uygun tebligata rağmen, yasal süresi içinde davaya cevap vermediği gibi herhangi bir delil de bildirmeyen davalının ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi ve ön inceleme duruşmasından sonra da isim ve adreslerini bildirdiği tanıkların dinlenilmesinin mümkün olmadığı-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/1-b bendinde belirtilen eksikliğin davacı tarafça verilen süre içinde tamamlanmaması nedeni ile davacının davasının 6100 sayılı HMK'nin 119/2 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Usulüne uygun tebligata rağmen yasal süresi içinde davaya cevap vermeyen herhangi bir delil de bildirmeyen davalının ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi ve ön inceleme duruşmasından sonra da isim ve adreslerini bildirdiği tanıklarının dinlenilmesinin mümkün olmadığı-
Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra, süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden savunmanın dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil de bulunmadığından, davalıya delil göstermesi için süre verilemeyeceği- ("Dava dilekçesindeki talepler arasında müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesi isteminin de bulunduğu, kamu düzenine ilişkin bu talep nedeniyle davalı delillerinin toplanmasına imkân tanınmasının gerektiği", "süresinde davaya cevap vermeyen davalının, diğer tarafın kusurlu olduğuna yönelik bir vakıa ileri süremez ise de, kötüye kullanılmadıkça onun ileri sürdüğü vakıaları çürütmeye yönelik delil bildirebileceği, aksinin kabulünün, cevap süresini kaçırmış veya davaya süresinde cevap vermemiş olan davalıya savunmasını ispat etme hakkını tanımamak olacağı, bunun ise hukuki dinlenilme hakkını ortadan kaldıracağı" ve "uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında belirlendiği için tarafların delillerini göstermeleri gereken (son) tarihin, dava veya cevap dilekçesi değil, hakimin HM. mad. 140/5 uyarınca taraflara vereceği iki haftalık kesin sürenin son günü olduğu" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunca kabul edilmediği)-
Kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ücretleri, ikramiye, giyim yardımı, bayram yardımı, huzur hakkı, yolluk, eğitim harcamaları ile toplu iş sözleşmesinden doğan her bir ücret alacağı için temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek faiz alacakların kalemlerinin her biri için ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği-
Taraf değişikliğinin, karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabileceği- Hizmet tespiti istemine ilişkin davada, Mahkemece, kendiliğinden araştırma ilkesi uyarınca, davacı tarafın gösterdiği delillerle yetinilmeyip, davacının çalışmasının gerçekliği, işin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla öncelikle, işverenlik sıfatının belirlenmesi ve bu kapsamda davacının talep konusu hizmetinin hangi işveren yada işverenler nezdinde icra edildiği tespit edilerek, gerçek işveren yada işverenler belirlendikten sonra HMK mad. 124 gereği husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmesi gerektiği-
Fazla çalışma ücreti alacağının ödetilmesine ilişkin davada, davacının talebinin sadece fazla çalışma ücreti olduğu; davacı vekili dava dilekçesinde işçinin hizmet süresini, ücretini ve saatlerini de belirterek üç vardiya halinde çalışıldığını, gece vardiayasında yedi buçuk saati aşan çalışmaları bulunduğunu, vardiya sonrasında da çalışmaya devam edildiğinden fazla çalışma yapıldığını bildirerek bu iddialarını tanık delili ispat edeceğini açıkça bildirmiş ve mahkemenin verdiği süre içresinde de bu konudaki tanıkların isim ve adreslerini dilekeçsi ile açıkladığı; bu durumda davacının vakıalarını gösterdiği, bu bunların hangi, delillerle bağlantılı olduğunu da açıkladığına göre artık 6100 sayılı Kanun'un 119 ve 194 maddeleri kapsamında somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirilmediğinden bahsedilemeyeceği ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekeceği-