Mahkemece verilen kesin süreye rağmen davacılar vekili tarafından süresi içinde davalının adresinin bildirilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından, HMK.'nun 119. maddesinin 2. fıkrasında tamamlama imkanı verilmeyen "dava konusunun değeri" hususunda, dava dilekçesinde bir açıklama yapılmadığından; dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Talep sonucu anlaşılabilir şekilde ortaya koymamış olan davacıya taleplerinin açıklattırılması gerektiği-
Davacıya eksikliğin giderilmesi için ihtaratlı kesin süre vermeden salt dava dilekçesi tebliğ edilen davalıların beyanları ile hüküm kurulamayacağı-
Açıklık bulunmayan hallerde hakimin, dava dilekçesinin açıklanmasını ilgili taraftan her zaman isteyebileceği-
Gerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 115. gerekse 119. maddelerinde, verilen kesin sürenin bir haftalık olacağı da açıkça gösterildiğinden, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı-
Dava dilekçesinde davacı tarafın talebinin açık olmadığı, talep edilen tazminat ve munzam zarar miktarlarının ne olduğunun anlaşılamadığı görülmekle, hakimin davacı talebini açıklattırması gerekeceği- Eldeki davada; hüküm fıkrasında davanın kabulü ile ..... TL hasar bedelinin faizi ile birlikte tazminine karar verildiği, munzam zarar hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği yine mahkeme kararının gerekçe bölümünde, kazanç kaybının sigorta teminatı kapsamında olmadığı belirtilerek munzam zarar talebinin reddedildiğinin belirtildiği, ancak hüküm fıkrasında davanın kabulüne karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki yaratıldığı, bu durumların usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebi olduğu-
Dava dilekçesindeki ileri sürülüşe göre davacının yaralanması nedeniyle talep edilen maddi tazminat kalemlerinin nelerden oluştuğu mahkemece, davacı vekiline açıklattırılarak ve buna göre yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yazılı şekilde geçici iş göremezlik talebinin bulunmadığından talebin reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporunda, davacının sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı ve iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği belirtildiğinden; mahkemece davacının yaralanması nedeniyle manevi zararının bulunduğu kabul edilerek hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Şikayetçi borçlu, "vekiline yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu" açıkça ileri sürmediğinden, satış ilanı tebliğ usulsüzlüğü nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İİK'nın 94. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, davacı tarafından davalı ile diğer mirasçılara da davanın yöneltilmesi, bu davalıların yasal hasım olması nedeniyle zorunlu olduğu, her biri hakkında ayrı yetki alınmasına gerek bulunmadığı gibi icra dosyasında taraf olmamaları sebebiyle onlar hakkında yetki alınmasına da imkân bulunmadığından, mahkemece, davalı dışındaki davalıların yasal hasım olduğu ve onlar hakkında bir yetki belgesi alınmasına icra dosyasında taraf olmamaları sebebiyle imkân da bulunmadığı gözetilerek, uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece, HMK'nın 119. maddesinde dava dilekçesinde eksiklik bulunması durumunda uygulanması gereken usul kuralları düzenlenmiş ise de, somut olayda davacı vekilinin HMK'nın 119/1. maddesi hükmüne uygun olarak dava dilekçesinde davalının T.C. kimlik numarasını belirtip ayrıca tespit ettiği bir adresi de bildirilmek suretiyle davalı adresini tespiti mümkün olacak şekilde bildirdiği, kaldı ki dava dilekçesinde sadece T.C. kimlik numarasına yer verilmiş olsa dahi mahkemece davalının yerleşim yeri adresine ulaşılabileceği, ayrıca icra dosyasında tebligat yapıldığı, gerekçeli kararın da TK'nın 35. maddesi uyarınca tebliğ edildiği nazara alındığında, davalı adresinin bu hususlar nazara alınarak belirlenmesi ve uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekeceği-