Görev sorunu, yargılamanın her safhasında re’sen gözetileceğinden, davaya yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hakimi tarafından hakem sıfatıyla bakılması gerekirken, davanın asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla görülmesinin usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni olduğu-
HMK'nun 119. maddesinin, dava dilekçesinde hiç adres bulunmayan hallerde uygulanacağı-
Kendisine tebligat yapılamayan dahili davalının adresinin bildirilmesi için davacı vekiline meşruhatlı davetiye ile verilen kesin süre içinde bu kişinin T.C. kimlik numarasını bildirdiği anlaşıldığından,. davalının adresi belirlenemediği takdirde kendisine ilanen tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-  Dava konusu taşınmazın bir kısım paydaşları ile bu paydaşların bazı mirasçıları ölü olduklarından, bunların mirasçılık belgeleri temin edilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının denetlenmesi gerektiği-
Borca itiraz Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmadığından, itirazın takip dosyası ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği, borçlunun şahsı adına itirazda bulunmadığının kabulünün aşırı şekilcilik olacağı-
Dava dilekçesinde ve yargılamanın hiçbir aşamasında kadının, davalı-davacı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği" vakıasına dayanmadığı halde, mahkemece bu şekildeki tanık beyanı esas alınarak davalı-davacı erkeğin kusurlu olduğunun kabul edilmemesi gerekeceği –
Davacı-karşı davalı taraf, dava dilekçesinde, cevaba cevap dilekçesinde "eşinin kıskanç olduğu" vakıasına dayanmadığı halde, mahkemece bu yöndeki tanık beyanı esas alınarak usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan bir vakıaya dayanarak kadına kusur yüklenmemesi gerekeceği –
Mahkemece, taraf teşkilinden önce göreve ilişkin dava şartı üzerinde durulması ve HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca, İcra Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin kendisini görevli gördüğü anlamına gelen yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Davacı tarafça, davalı alacaklıların ismi, adresi ve avukatlarının isminin bulunduğu sıra cetvelinin düzenlendiği, icra dosyasının numarası belirtilerek davanın açıldığı, mahkemece, sıra cetveline konu icra dosyasının getirilmesi halinde, davalılar ile ilgili HMK'nın 119/1-b maddesinde aranan ad, soyad ve adres bilgilerine ulaşılabilmesinin mümkün olduğu- Dava, alacak davası niteliğinde de olmayıp, mahkemenin kabulüne göre İİK'nın 142/1. maddesindeki sıra cetveline itiraza ilişkin olduğuna göre, davacı vekilince alacak miktarının gösterilmesine de gerek bulunmadığından mahkemenin, davacı vekilinin alacak miktarını açıklamadığı yönündeki gerekçesinde de isabet bulunmadığı-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeline ilişkin icra takibine itirazın iptâli ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili talebine ilişkin davada, HMK mad.194/1 uyarınca tarafların dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükü altında olduğu, bu bir yandan vakıaların, açık, somut olarak kanunun aradığı koşul vakıalara denk düşecek şekilde ortaya konulmasını gerekli kılmakta, delillerle vakıalar arasında doğrudan bağlantı kurulması gerektiği-Dava dilekçesinde, gerek HMK mad. 119/1-e gerekse mad. 194 gereğince somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, önce hâkim davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istenmesi gerektiği, bu eksiklik tamamlanırsa yargılamaya devam edilerek karar verilmesi gerekeceği-
Usul hükümlerinin yargılamayı kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla getirilen düzenlemeler olup, zorunluluk olmadıkça usuli eksikliğin davanın reddi veya açılmamış sayılmasına gerekçe yapılmaması gerektiği, öte yandan dava dilekçesinde tarafların adresinin yazılması zorunluluğunun usulünce ve sağlıklı bir tebligat yapılabilmesi amacına yönelik olduğu ancak vekille takip edilen davalarda tebligatın vekile yapılması gerektiğinin Tebligat Kanunu mad. 11 hükmünde belirtildiği- İşin esasının incelenmesi gerekirken, usuli eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi ve süreye uyulmadığı gerekçe gösterilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmeyeceği, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu ve istem bölümünde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması ya da alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum demesinin, kural olarak yeterli olduğu- Davacı vekilinin, dava dilekçesinin sonuç kısmında talep ettiği her alacak için bir miktar yazdıktan sonra parantez içinde belirsiz ibaresini kullanarak işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre alacak miktarının artırılması talepli dilekçesinde ise belirsiz alacak davasındaki taleplerini artırdığını belirterek davasının belirsiz alacak davası olduğunu açıkça beyan ettiği; davacı vekilinin talebinin açıkça belirsiz alacak davası olduğu halde mahkemece davanın kısmi dava kabul edilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-