Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmeyeceği, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu ve istem bölümünde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması ya da alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum demesinin, kural olarak yeterli olduğu- Davacı vekilinin, dava dilekçesinin sonuç kısmında talep ettiği her alacak için bir miktar yazdıktan sonra parantez içinde belirsiz ibaresini kullanarak işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre alacak miktarının artırılması talepli dilekçesinde ise belirsiz alacak davasındaki taleplerini artırdığını belirterek davasının belirsiz alacak davası olduğunu açıkça beyan ettiği; davacı vekilinin talebinin açıkça belirsiz alacak davası olduğu halde mahkemece davanın kısmi dava kabul edilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Nitelikte yanılma sebebiyle evlenmenin iptali davasında, işin esasına girmek gerekirken, mahkemece, 6100 sayılı HMK'nun 119. maddesine ilişkin olarak yanlış değerlendirme yapılmak suretiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin davada, davacının, dava dilekçesinde, dahili davalı tapu maliklerinin açık adreslerini bilmediğini belirttiği, 7201 sayılı Tebligat Kanunundaki düzenlemeler dikkate alınarak, tapu maliklerinin mernise kayıtlı adreslerinin saptanması, mernis adresleri bulunamadığı takdirde, adres tesbiti yoluna gidilmesi gerektiği-
HMK'nın 119. maddesinde dava dilekçesinin içeriği başlığı altında dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış, aynı maddenin ikinci fıkrasında eksikliklerin tamamlanması için bir haftalık süre verileceği, bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hükmünün yer aldığı, buna göre, davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzasının tamamlanabilecek türden bir eksiklik olarak düzenlendiği- Mahkemece; dava dilekçesinde mevcut olmayan bu imzaların tamamlanması için davacı tarafa süre verilerek yargılamaya devamla sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken belirtilen husus gözetilmeksizin davanın esasının karara bağlanmasının doğru görülmediği-
Davacının aynı davalıya karşı birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini aynı dava dilekçesinde ileri sürmesi olarak tanımlanan davaların yığılması (objektif dava birleşmesi) halinde, talep sayısı kadar dava bulunduğu kabul edildiğinden ve her bir talep bakımından ayrı ayrı hüküm verilmesi gerektiğinden, bu durumda da dava dilekçesinde ileri sürülen taleplerin belirsiz alacak olup olmadığının her bir talep bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği- Davacı, çalışma süresi ve ücretini bilmekte olup, dava konusu ihbar tazminatı ve ücret alacağının miktarını belirleyebilme imkanına sahip olup, anılan alacak kalemleri yönünden belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı- Şahit anlatımlarına dayanılarak hesaplanacak fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarından yapılacak takdiri indirim oranı ile bakiye süre ücretinden yapılacak indirim oranı baştan belirlenebilir olmadığından, bu alacakların belirsiz kabul edilmesi gerektiği-
Derdest bir davadan söz edilebilmesi için, aynı davanın; tarafların, konusu ve sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olması ve daha önce açılmış bulunan davanın halen görülmekte olması, kesin hükümle sonuçlanmamış olması gerektiği- Daha önce açılan İş Mahkemesi 'nin dosyasında eldeki davaya konu yapılan tarihler arasındaki döneme ait işçilik alacakları için talebin genişletilemeyeceği kabul edilerek, eski tarihli ıslah dilekçesine değer verilmeyerek yok hükmünde kabul edilen ıslah dilekçesiyle talep edilen alacaklar için davalı yararına reddedilen kısım yönünden vekalet ücreti de takdir edilmediğine göre bu konuda açılmış bir davanın dolayısıyla derdest bir davanın bulunmadığının kabul edilmesi gerekeceği-
Dava ve cevap dilekçelerinde bildirilmiş olan vakıalar davanın sınırını çizdiği, mahkemece ancak, bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabileceği- Yerel Mahkemenin açılan bir davayı, açıldığı tarihteki hukuki ve maddi olgulara göre sonuçlandırılması gerektiği ilkesi benimsenerek, karar tarihinden sonra kocanın çalıştığı işten ayrılmasının değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla hükme esas alınamayacağı yönündeki direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu- Koca işten ayrılmamış olsa da tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası çok olup, mahkemece TMK. mad. 4'teki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesinin gerektiği-
Mahkemece ön inceleme aşamasında dava dilekçesinde davacıların adresleri, TC kimlik numaraları ve imzalarının bulunmadığı, dava dilekçesinin okunaklı olmadığı ve istemin anlaşılamadığı belirtilerek davacı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi vermesi için 29.01.2014 tarihli ihtar ile bir haftalık süre verilmiş olup, bir haftalık kesin süre dolduktan sonra karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı banka tarafından 2 adet bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığı, borçlunun ise icra mahkemesine başvurarak, bonodaki borca ve imzaya itirazlarını öne sürdüğü, yapılan bu başvuru, Medeni Usul Hukuku anlamında dava olmadığından HMK.' nun davaya dair kurallarının mutlak anlamda uygulanmayacağı, bu itibarla, borçlunun imzaya itiraz dilekçesinde alacaklı asilin adresinin gösterilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin aşırı şekilcilik olup, hak kaybına neden olacağı-
HMK'nın 119/2 madde metninde de; birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması halinde, hakimin davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre vereceği, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı-