Davacı 231 ada 85 parsel sayılı fiili olarak üçe bölünerek ortada kalan ve teknik bilirkişinin krokisinde 85/B ile gösterilen yerin talep edildiği, krokiye göre iki yönü genel harman yeri olan böyle bir yerin özel harman yeri niteliği taşıyamayacağı ve özellikle, sap dökmek, düvenle sap sürmek ya da patoz yapmak tınaz oluşturmaktan müştekil harman işlemine konu yerin ancak 200-300 m2'yi geçmeyeceği dikkate alındığında çiftçi kişi bazında 2.392,96 m2 genişliğinde özel harman yeri olamayacağı, bu kapsamda, taşınmazın genel harman yeri niteliğinde olduğunun kabulü ile davanın açıklanan gerekçeyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil edecekleri, her ne kadar Yargıtay 1. Hukuk Dairesince, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle yerel mahkemenin verdiği redde ilişkin ilk kararla ilgili esasa ilişkin Hazine’nin temyiz itirazları reddedilmiş ve karar düzeltme talebi de reddedilerek kesinleşmiş ise de, bozma ilamının dayanağını oluşturan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olmakla; artık taraflar yararına usuli kazanılmış hakkın gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği-
Dava konusu parselin sınırında eylemli mera parseli yer aldığına göre, eylemli bu durum ve vergi kaydındaki boz sınırı karşısında dava konusu yerin bitişikteki kadim meradan kazanıldığının kabulünün gerektiği, meraların, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu mallarından olup, özel mülkiyete konu edilemeyecekleri, diğer yönden, süresi neye ulaşırsa ulaşsın mera toprağının imar-ihya, kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesinin de mümkün bulunmadığı-
163 ada 4 sayılı parsel muris Ş. Y. adına tapuda kayıtlı iken 6.9.2010 tarihinde yani dava tarihinden önce tapuda yapılan resmi paylaşım sonucu davalı M.’e düştüğü halde diğer davalılar yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Her ne kadar davacı taşınmazın tamamına yönelik talepte bulunmuş ise de, dava mirasçılar arasında yürüyen bir dava niteliğinde olup çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince A harfiyle gösterilen bölüm üzerindeki davacının miras payı dikkate alınarak taşınmazın tamamına oranlanmak suretiyle davacının miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, usul ve yasaya aykırı olarak miras bırakanın davalıya taksim etme iradesi içerisinde olduğu varsayımından hareketle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Tarım ve kültür arazilerinin mülkiyetinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve TMK.nun 713. maddeleri uyarınca, olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılabilmesi için; anılan maddelerde yazılı koşulların davacı lehine gerçekleşmesi yanında, ekonomik amaca uygun eylemli zilyetlik ve tasarrufun da somut olarak kanıtlanmasının gerekeceği-
Kural olarak maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan bir kişi adına yazılı bulunan taşınmazın tamamının veya bir parçasının ya da bir payının kanunda belirtilen koşullar altında tasarruf edilmiş olması halinde tapu kaydı hukuki değerini yitireceğinden, zilyedin taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescilini isteme hakkının olduğu-
Kadastro sırasında hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali davasında; tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup hava fotoğraflarının tespit tarihinden geriye doğru yirmi-otuz yıl öncesine ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği, bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihine göre yirmi-otuz yıl öncesine ait (1982-1972 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri ayrıca ve açıkça yazılmak suretiyle istenmesinin ve stereoskopla incelenmesinin gerekeceği, dava konusu yerin niteliği, kültür arazisi olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden gerekçeli denetime açık ve komşu taşınmazla karşılaştırılmalı rapor istenmesinin, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Gecikmesinde zarar doğacak haller dışında vekaletnamenin aslını veya örneğini mahkemeye sunmayan avukatın dava açamayacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamayacağı, somut olayda gecikmesinde zarar doğabilecek bir durum bulunmadığı gibi, mirasçılar arasındaki pay iptali ve tescil davalarında usulüne uygun şekilde harç ödeyerek dava açmayan mirasçı hakkında lehe veya aleyhe karar verilemeyeceğinden bu şahıs yönünden hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Davanın, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tapuya tesciline ilişkin olup, TMK.nun 713/1. maddesi hükmüne tabi olduğu, anılan maddenin 3. fıkrası hükmüne göre bu tür uyuşmazlıklarda davanın yasal hasım olan Hazine ve ilgisi yönünden diğer kamu tüzel kişilerine yöneltilmesinin gerekeceği, tescil davalarında Hazine’nin davalı olarak davada yer almasının zorunlu olduğu, Hazine’ye dava yöneltilmeden diğer kamu tüzel kişisine karşı açılan davanın sonuçlandırılmasının mümkün olmadığı-