Davalı tanıklarının ise sınırın kadastroda belirlenen sınır ile yaklaşık aynı olduğunu bildirdikleri, TMK’nun 6. maddesi uyarınca 'Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu, yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının iddiasını kanıtlayamadığı-
Mahkemece yapılacak işin; taraf teşkilinin sağlanmasının ardından taşınmazın niteliğinin ve zilyetlik süresinin belirlenmesi için orman araştırması ile hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılarak yasal ilanlar da tamamlandıktan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Dava konusu taşınmazı satış suretiyle devredenin, miras yolu ile intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan zilyetlik iddiasıyla açtığı davada dava konusu ettiği taşınmaz bölümü (infazen 1811 parsel) adına tescil edildiği; uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu yönün ise ırmak olarak gösterildiği, dava konusu taşınmazın nitelik itibariyle zilyetlikle kazanıma elverişli bulunduğu kabul edilse bile, dava tarihi itibariyle zilyetliği yeterli süreye ulaşmayan davacının zilyetliğine eklenmesi gerekli satıcı Y.G.'in zilyetliğinin nizalı yerde en erken komşu parselin tesciline ilişkin davanın kesinleştiği tarihten itibaren başlatılmasının gerekeceği, bu halde dahi dava tarihi itibariyle eklemeli zilyetlik süresinin kazanıma yeterli süreye ulaşmadığı anlaşıldığına göre davanın reddine karar verilmesinin gerektiği-
Davacıların taşınmaz üzerinde malik sıfatıyla bir zilyetlikleri olmayıp, kira sözleşmesinden kaynaklanan fer’i zilyetliklerinin olduğu, bu zilyetliğin de TMK'nun 713/1. maddesi anlamında herhangi bir hukuki hak bahşetmeyeceği-
Dava konusu taşınmazların olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyetinin kazanılıp kazanılmayacağına ilişkin yeterli araştırma yapılmadan, sadece mera olmadığının tesbiti ile yetinilmek suretiyle karar verilemeyeceği-
Davanın, TMK.nun 713/1. maddesine göre açılmış tescil davası olduğu, bu tür davalarda TMK.nun 713/3. maddesine göre, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğinin davada yer almasının yasal hasım olmasından ileri geldiği, ancak, Hazine’nin yasal hasım olduğu halde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmuş olmasının da yasaya aykırı olduğu-
Bağ vasfındaki taşınmazın bir kısmına 50 yılı aşkın süredir zilyet olduğu iddiasıyla hazine adına olan tapu kaydının kısmen iptali ile davacı adına tescili istenilen davada, mahkemece yapılan araştırma ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, uzman bilirkişi kurulu marifetiyle kadastro tespitinin yapıldığı tarihe göre 20-30 yıl öncesine ait (1975- 1985 yılları arası) ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının merciinden getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl önce zilyet edilip edilmediğinin belirlenmesine çalışılmasının gerekeceği, bundan sonra kazandırıcı zamanaşımı koşullarının olup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-
Köprünün ve seddenin yapım tarihinden dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçmiş olduğunun belirlenmesi halinde yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerine davetiyeyle çağırılmalarının, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmelerinin, dava konusu taşınmazın imar ve ihyasına hangi tarihte başlandığı ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmasının, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesinin gerekeceği-
İmar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilemeyeceği-