3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesi gereğince belgesizden zilyetlikle edinilecek taşınmaz miktarının sulu arazide 40 ve kuru arazide 100 dönüm olduğu-
Mahkemece şahit ve bilirkişi sözlerinin ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesinin, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesinin gerekeceği, eksik incelemeyle karar verilemeyeceği-
Bir taşınmazın toprak tevzii komisyonunca mera olarak tahsis edilmiş olmasının, evveliyat itibariyle de mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı; ancak, bu durumda kişilerin o yerdeki zilyetliklerinin sona ereceği, taşınmazın kadim meradan tahsis edilmemesi halinde mera olarak tahsis edildiği tarihe kadar kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinin (hak sahipleri tarafından) ileri sürülebileceği-
TMK.nun 676. maddesi uyarınca tapulu taşınmazlarda (kadastro öncesi de tapulu olacak) miras payının devri ve paylaşımı bakımından yazılı şeklin arandığı, dava konusu taşınmaz kadastro öncesi tapusuz olup, bu tür taşınmazlar bakımından yazılı paylaşım sözleşmesi ya da miras payının devri sözleşmesi yapma zorunluluğunun bulunmadığı, davacı kadastrodan önceki zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunduğuna göre 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15/3. fıkrası uyarınca bu tür iddiaların her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu-
Daha önce götürülmeyen Ziraat Fakültesi’nin toprak bölümünde uzman üç akademisyen bilirkişi kurulu aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek taşınmazların imar ve ihyasının hangi tarihte tamamlandığı konularında gerekçeli komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı rapor sunulmasının istenmesinin, davacının yaşı itibariyle taşınmazı imar-ihya edip edemeyeceğinin ve zilyetliğinin bulunup bulunmadığının etraflıca araştırılmasının gerekeceği-
Dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin bulunduğundan, kadastro tespitinin kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılan dava konusu 113 ada 134 parsele ait tapu kaydının Tapu Müdürlüğü’nden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde gözönüne alınmasının gerekeceği-
TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil davalarının kamusal yönü ağırlıklı davalar olduğu, bu nedenle, böyle bir sebebe dayalı olarak görülmekte olan davalardaki bozma kararları tarafları için lehte ve aleyhte usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği-
Davacı, kadastro öncesi nedenlere dayanarak talepte bulunduğuna göre, 3402 sayılı Kanun’un 15/2. maddesi hükmü uyarınca davacının kullanımındaki bölümün taşınmazın tamamına oranlanmak suretiyle davacı payının belirlenmesi ondan sonra elde edilecek sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken ifrazının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle bu parsel hakkındaki davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-