Kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, davacı dava konusu parsellerin tapu kayıtlarının iptaliyle kendisi ve davalılar adına iptal ve tesciline karar verilmesini istemiş ise de, dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup, bu isteğin miras payı oranında iptal ve tescili biçiminde anlamak ve yorumlamak gerekeceği-
Mahkemece, davacı lehine 20 yıllık kazanma süresi ve koşulları gerçekleşmediği gibi, çevre taşınmazlar yönünden yapılan keşifler dikkate alınarak imar-ihya olgusunun tamamlanmış sayılması gereken 2000 yılından davanın açıldığı tarihe kadar kanunda öngörülen sürenin de dolmadığı göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Bu durum karşısında mirasçılardan bir kısmının davayı kabul etmesine değer vermek gerekir. Bunu engelleyen bir kanun hükmü de bulunmamaktadır. Bir mirasçı terekeye dâhil bir taşınmaz için miras payı veya miras payının devri hukuki sebeplerine dayalı olarak diğer mirasçılara karşı her zaman tek başına dava açma olanağına sahip bulunmaktadır. TMK.’nun 702. maddesinde yer alan oybirliği kuralı mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda uygulanmamaktadır. Bu tür davalar anılan kuralın istisnasını oluşturmaktadır. Davalılardan bazıları davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir. Bu durumda davayı kabul eden kişilerin payları bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Kabulüne karar verilen 152 ada 11 sayılı parselde davacının miras payı yönünden dava açıldığı gözetilerek davacının 1/9 payı yönünden davanın kabulü ile tapu kaydının davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve ilkelere aykırı olarak tüm mirasçıların payları yönünden tapunun iptali ile mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde, dava konusu yapılan parsellerin tapu kayıtlarının iptaliyle tüm mirasçılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup bu durumlarda tüm mirasçılar adına iptal ve tescil istenilmiş olsa bile, davacının sadece kendi miras payı oranında iptal ve tescil istediği biçiminde anlamak ve yorumlamak gerekeceği, bu nedenle iddia sabit olduğu taktirde sadece davacının miras payı yönünde iptal ve tescile karar verilmesinin gerekeceği-
Dava konusu yere bitişik 116 ada 6 parselin kadastro tutanağının tespit tarihinin 16.11.2001 olduğu, tescile konu taşınmazın bulunduğu paftanın bu tarihte düzenlendiğinin kabulü gerekeceği, taşınmazın tespit dışı bırakma tarihinin kadastro paftasının düzenlendiği tarih olduğu, görülmekte olan dava ise, makul ve kabul edilebilir süreden sonra 26.03.2010 tarihinde açıldığından tespit öncesi zilyetlik süresinin gözönünde bulundurulamayacağı, tespit tarihi ile dava tarihi arasında da mülkiyetin kazanılması için kanunun aradığı 20 yıllık zilyetlik süresi geçmediğinden, davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Miras bırakan İ. Keleş ve diğer mirasçıları belgesizden taşınmaz edinip edinmedikleri hususunun Tapu Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulmasının, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ile kadastro tutanaklarının Tapu Sicil Müdürlüğü’nden, zilyetliğe dayalı olarak açılmış tescil davalarına ait dosyaların ise, bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden gözönünde tutulmasının gerekeceği-