Tasarrufun iptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK m. 12'nin uygulanmayacağı- Davalı borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan üçüncü kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerektiği, yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmayacağı- Bir davalının süresi içinde yetki itirazında bulunması ve yetkili mahkemeyi (D.li Mahkemeleri) olarak göstermesi, diğer davalının ise cevap vermemesi ve duruşmalara katılmaması durumunda, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade edeceğinden ve yerleşim yeri D.li olan davalının süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın D.li Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Tasarruf iptal kararına dayalı olarak şikayetçi üçüncü kişiye icra emrinin tebliği üzerine, şikayetçinin 7 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine verdiği dilekçede "icra emri tanzim tarihinden iki gün önceki dosya hesabı borcunun ... TL olduğu, bu borç miktarı yerine ilamda hükmedilen ... TL'nin icra emrine yazıldığı, bu miktarın dosya borcundan fazla olamayacağı bu nedenle icra emrinin iptaline karar verilmesini" talep etmesi-
Dosyada bir tefrik kararı bulunmadığı tasarrufun iptali davasının her üç davalı bakımından aynı dava dosyası üzerinden yürütüldüğü somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince bir kısım davalılar yönünden istinaf taleplerinin esastan reddine karar verildiği, bir kısım davalılar yönünden ise davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, dava dosyasının esasen bütünlüğünü korumasına rağmen hükmün (akabinde de dava dosyasının) usule aykırı şekilde bölündüğü, bir bölümünün de usule aykırı şekilde yargılamasına devam edildiği anlaşıldığından, yeniden incelenmek üzere mahkemesine iadesine dair karar kesin nitelikte ve esastan ret yönünde verilen karar temyize tâbi dava dosyasının bir bütün olduğu ve hükmün bu suretle bölünemeyeceği gözetilerek bu dosyanın öncelikle yerel mahkemesine gönderilerek Bölge Adliye Mahkemesince belirtilen eksiklikler tamamlanarak yeniden yargılama yapılması, verilecek kararın Bölge Adliye Mahkemesi denetimine tâbi tutulduktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesi gerektiğinden önceki kararda direnilmesi yerinde bulunmadığı- Dosya HGK’da temyiz incelemesinde bulunduğu aşamada davalı borçlu hakkında iflasın açıldığı anlaşıldığından, İİK m. 194 uyarınca davanın durmasının kendiliğinden gerçekleşeceği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince bu konudaki usulî eksikliklerin giderilmesi ve İİK'nın 194. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere direnme kararının bozulması gerektiği-.
Mahkemece davanın HMK'nın 150/1. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, ardından yasal 3 aylık süre geçtiği halde davanın yenilenmediği anlaşılmakla, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği-
Davacının davasının 16.01.2020 tarihinde HMK'nun 150.maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve aradan 3 aylık yasal sürenin geçmesine rağmen davanın da yenilenmediği gerekçesiyle HMK'nun 150/5 maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturduğu- Somut olayda, kesinlik sınırının daha düşük olan iş makinesinin tasarruf tarihindeki gerçek değerine göre belirleneceği ve miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırının altında kaldığı-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturduğu- Davacının aciz vesikasına bağlanan alacak mitarının temyize konu edilen Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırının altında kaldığı-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturduğu- Dava konus taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin temyize konu edilen Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırının altında kaldığı-
Terditli olarak açılan, İİK m. 277 vd.na göre tasarrufun iptali olmadığı takdirde TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemlerin iptali isteğine ilişkin davada, mahkemece öncelikle İİK'nın 277 ve devamı maddelerine göre değerlendirme yapılması, bu dava koşullarının olmadığının tespiti halinde TBK'nın 19. maddesine göre değerlendirme yapılması gerekirken, bu yönde açılmış bir dava yokmuş gibi karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tasarrufun iptali davası ön inceleme oturumundan önce alacak tahsil ediliğiden, takip konusu alacak üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT ne göre 1/2 nisbi vekalet ücretinin hesaplanması gerekirken, tam vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-<br />
