Somut olayda, davacının takip konusu olan alacağı 270.000,00 TL olup iptaline karar verilen taşınmazın gerçek değeri ise 90.670,00 TL olarak belirlenmiş olduğundan, taşınmazın gerçek değeri olan 90.670,00 TL üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davada taraf olmayan kişilerin malvarlıkları üzerine ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği- İlk Derece Mahkemesince de bu gerekçeyle, 02/09/2020 tarihli ara kararına karşı davalılarca yapılan itirazın kabulüne ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiş olmasının, usul ve kanuna uygun olduğu-
İhtiyati haczin, İİK'nun 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunmasına, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın kesin olarak kanıtlanmasının gerekmemesine, iptal isteğine konu taşınmazların davalılar C...  ve  U...  tarafından elden çıkarıldığı, bu nedenle görülmekte olan davada, davalıların nakdi tazminatla yükümlü tutulmalarının  istenilmiş olmasına ve tasarrufun iptali isteğine konu taşınmazların elden çıkartıldıkları tarihteki gerçek değerlerinin henüz belirlenmemiş olduğu gözetildiğinde, teminat karşılığında davalılara ait menkul ve gayrimenkuller üzerine takip konusu alacak miktarı kadar ihtiyati haciz konulmasının ölçülülük ve tarafları mağdur etmeyecek şekilde haciz kararı verilmesi gerektiğine ilişkin ilkelere uygun bulunmasına, ayrıca yargılama sırasında değişen durum ve şarta göre mahkemesince her zaman yeniden bir karar verilmesinin de mümkün olmasına göre mahkemece ihtiyati hacze ilişkin itirazın kısmen kabulü ile yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği-
Somut olayda, dava konusu araçları elden çıkartan davalı 3. ve 4. kişiler yönünden ayrı ayrı gerçek değeri üzerinden tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verildiğinin görüldüğü, mahkemece; belirlenen tazminat bedellerinden elden çıkarıldığı tarihteki değerleri gözetilerek müştereken ve müteselsilen ve tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile sorumluluğun belirlenmesi gerekirken her davalı yönünden ayrı ayrı elden çıkardığı bedel üzerinden tazminat ile sorumlu tutulmasının, davalıların mükerrer sorumluluğuna yol açacak ve infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Somut olayda, istinaf edilen ara kararının hiçbir gerekçe içermediği- O halde mahkemece yapılacak işin, tasarrufun iptali davalarında İİK 281. maddesi gereğince iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceği, ancak dava konusu icra takibi olduğu dikkate alındığında, talebin bu dosyada yapılan ödemelerin davalıya ödenmemesi konusunda tedbir kararını da içerdiği düşünülerek, davacının ihtiyati haciz isteğini değerlendirmek ve sonucuna göre tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir karar vermek olması gerektiği-
TBK'nun 19. maddesine göre açılan muvazaalı işlemlerin iptali istemine ilişkin davada, borçlu şirket tarafından yapılan işlemlerin de muvazaa nedeni ile iptalinin istendiği, söz konusu davalı-borçlu şirketin tasfiyesi yönünde mahkemece karar alındığının, ancak ticaret sicil kaydının devam ettiğinin anlaşıldığı, şu halde mahkemece, davalı borçlu şirketin ...........Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ilamı ile fesih ve tasfiyesine tasfiye memuru olarak re'sen Serbest Muhasebeci-Mali Müşavir ..........'ın atanmasına karar verildiği gözetilerek, şirketin tasfiye işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı hususunda yeniden Ticaret Sicil Memurluğuna yazı yazılarak tamamlanmadığının anlaşılması halinde tasfiye memuru olarak atanan ............'ın davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamanın bu şekilde sürdürülerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazlardan ........ parsel no'lu taşınmazın yargılama devam ederken, borçlunun bir başka alacaklısının ....... no'lu takip dosyasından ......... tarihli ihalede dava dışı bir şahsın satın aldığı, ancak ihale bedelinin alacağını karşılamaya yeterli olmadığı, bu durumda, davanın konusu kalmadığından, mahkemece HMK’nun 331. maddesi gereğince bu taşınmaz yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu bağımsız bölümün gelen tapu kayıtlarına göre yargılama devam ederken, dava dışı şahıslar adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, bu halde davalının taşınmazı elinden çıkardığı akit tablosunun getirtilerek, alacaklı vekilinden İİK’nun 283/2 maddesi gereğince tazminat olarak mı yoksa dördüncü kişiler hakkında da iptal davası olarak devam edip etmediği sorularak alınan cevaba göre iptal davası olarak devamı halinde davalıdan taşınmazı satın alan şahıslarında davaya dahili sağlanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalılar arasında tasarruf tarihinden önce yapılan ödemelerin neden yapıldığı gömülmekle, mahkemece davalıların ticari defterleri incelenerek davalılar arasındaki ticari ilişki var ise boyutunun ne olduğu, davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilebilecek durumda ticari ilişkisi bulunup bulunmadığı ve davalılar arasındaki EFT’lerin sebebi araştırılmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu-
İhtiyati haczin, nitelikçe geçici bir hukuki koruma tedbiri olduğu (HMK 406/2)- Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacının, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmak olduğu- Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerektiği- Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirdiği (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33)- İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerektiği- İhtiyati haczin asıl olarak İİK'nun 257 - 268. maddeleri arasında düzenlendiği- Tasarrufun iptali davalarına ilişkin olarak ise İİK'nun 281/2 madde ve fıkrasında daha özel bir düzenleme yapıldığı- Buna göre hakimin iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği- Teminatın lüzum ve miktarının mahkemece tayin ve takdir olunacağı- Bu düzenlemede ihtiyati haciz için aranması gereken bazı koşulların tasarrufun iptali davalarına özgü olarak yumuşatıldığı- Örneğin İİK'nın 259. Maddesine göre ihtiyati hacizlerde teminat yatırılmasının mecburi olduğu- Sadece alacak bir ilama müstenit ise yada ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenit ise mahkemenin teminata lüzum olup olmadığını takdir edeceği- Oysa ki İİK'nın 281/2 madde ve fıkrasında böyle bir koşul aranmaksızın teminat alınmadan da ihtiyati haciz kararı verilebileceği- İhtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenmesi dava ile elde edilecek sonuçların alınamamasına yol açabileceğinden ihtiyati haciz için bir davanın esastan hallini gerektirecek ölçüde kanıt ve belge aranmayacağı- Aksi taktirde ihtiyati haciz kurumundan beklenen amacın hasıl olmayacağı-