AAÜT'nin 7/2. maddesinde, 'Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.' şeklinde düzenleme uyarınca avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde harç ve vekalet ücretinin, takip konusu alacak ile iptal edilen tasarruf konusu şeyin (devrin gerçekleştiği tarihteki) değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hükmedileceği-
Davalının ihtiyati tedbir kararına itirazının 6100 HMK'nin 394/4. maddesi hükmü gereğince ilgililere "gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verileceği" ihtaratını içeren davetiye tebliğ edilerek, davete icabet etmeleri halinde tarafların beyanları alınarak itirazın değerlendirilmesi aksi halde dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken anılan usul hükmü gözardı edilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru görülmediği-
Şikayet olunan alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasının kabulle sonuçlandığı ve ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü, şikayetçinin açtığı tasarrufun iptali davasının sonuçlanmadığını ve ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmediği- Şikayet olunan alacaklının ihtiyati haczi şikayetçi dosyasından konulan ihtiyati haczin önüne geçtiğinden sıra cetvelinin usulüne uygun olduğu- Şikayetçi dosyalarında şikayet edilenin takip tarihinden önce alınmış bir aciz vesikası bulunmadığı, bu nedenle hacze iştirak koşullarının da oluşmadığı-
Taraflar arasındaki davanın 'genel muvazaaya (TBK.m. 19) dayalı tasarrufun iptali davası olduğu- Bu tür davalarda 'alacağın gerçek olup olmadığının' ve 'alacağın doğum tarihinin' değerlendirilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarında (doğru) geçici hukuki konumu olan 'ihtiyati haciz' (İİK. 281/II) yerine 'ihtiyati tedbir' talep edilmiş olması halinde mahkemece 'ihtiyati haciz kararı' (İİK. 281/II) verilmesi gerekeceği- 'İhtiyati haciz kararı' ile 'ihtiyati tedbir kararı' arasındaki temel farkların neler olduğu?
Vergi cezalarının iptali halinde,  tasarrufun iptali davasının esasına dair bir karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi isabetli olup idare aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının davalısı konumundaki şikayetçi hakkındaki ihtiyati haciz kararının asıl takibin başlatıldığı icra dosyasında tatbik edilmesi nedeni ile teminat karşılığında ihtiyati hacizlerin kaldırılması isteminin icra mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği-
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115. maddesi gereği dava şartlarından olduğundan yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması gerekeceği- Dava açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, TBK.19. (BK.18) maddesinden kaynaklanmakta olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeksizin aile mahkemesi sıfatıyla uyuşmazlığın esastan incelenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 Sayılı kararına göre, borçlunun hacze kabil malının bulunmaması halinde durumu tespit eden haciz zaptının, geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edildiği- Dava şartlarının, davanın açıldığı tarihten hükmün kurulduğu tarihe kadar aynen bulunması temel bir kural olduğu, hâkimin davanın başında dava şartlarının mevcut bulunup bulunmadığını kendiliğinden (re'sen) araştırmak zorunda olduğu, bir dava şartının bulunmadığını tespit etmesi halinde işin esasına girmeden davayı usul yönünden reddetmesi gerektiği, ancak bu yön ihmal edilmiş ve işin esasına girilmiş olması halinde, dava görülmekte iken başlangıçta noksan bulunan dava şartı da gerçekleşmiş ise artık davanın, usulden reddedilmeyip esastan tetkikle çözüme ulaştırılması gerektiği-
Dava şartlarının, davanın açıldığı tarihten hükmün kurulduğu tarihe kadar aynen bulunması temel bir kural olduğu, hâkimin davanın başında dava şartlarının mevcut bulunup bulunmadığını kendiliğinden (re'sen) araştırmak zorunda olduğu, bir dava şartının bulunmadığını tesbit etmesi halinde işin esasına girmeden davayı usul yönünden red etmesi gerektiği, ancak bu yön ihmal edilmiş ve işin esasına girilmiş olması halinde, dava görülmekte iken başlangıçta noksan bulunan dava şartı da gerçekleşmiş ise artık davanın, usulden red edilmeyip esastan tetkikle çözüme ulaştırılması gerektiği-