Tasarrufun iptali davalarında kural olarak borcun doğum tarihinin iptali istenen tasarruftan öncesine ait olması gerektiği- Borcun doğumundan önce yapılan tasarruflar iptal davasına konu olmayacağı- İptal davası açılabilmesi icin alacaklının alacağını kısmen veya tamamen alamamış olması gerekir. Borçlunun haczedilebilecek veya haczedilmiş malları var ve bunların bedeli alacaklının alacağını ödemeye yetmekte ise, alacaklının, borçlunun üçüncü kişilerle yapmış olduğu tasarrufların iptalini dava etmekte hiçbir hukuki yararı bulunmadığı- Alacaklının bunu ancak aciz belgesi ile ispat edebileceği; işte bu nedenle, aciz belgesi, iptal davası için özel bir dava şartıdır ve mahkeme, davacının aciz belgesine sahip olup olmadığını kendiliğinden gözeteceği- Belirtmek gerekir ki, iptali davası açısından dava şartı olduğu kabul edilen aciz belgesinin alınmış olması tek başına yeterli olmayıp; halen geçerliliğini de yitirmemiş olması gerekeceği- Bu itibarla, aciz belgesi icra mahkemesi tarafından iptal edilmişse veya ödeme emri iptal edilerek haciz kaldırılmışsa, aciz belgesi geçersiz hale geleceğinden iptal davasının açılması için gerekli bir şartın gerçekleşmemiş olacağı-
İstinaf açısından uyuşmazlığın HMK'nın 114/c maddesi gereğince mahkemenin görevsizliğine taraf teşkili sağlanmadan karar verilip verilemeyeceği noktasında toplandığı- Mahkemece görevsizlik kararı verilebilmesi için dilekçe teatisi aşmasının tamamlanmasının zorunlu olduğu, bu nedenle; dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmeden ve dilekçe teatisi aşaması tamamlanmadan görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Limited şirkette hisse devrinin, noterdeki işlem ile mi, ticaret sicil gazetesindeki yayın ile mi yoksa ortaklar kurul kararı ile mi geçerlilik kazanacağının ve tasarruf yapılmış sayılacağının tespitinin gerektiği- Ticaret Sicil kayıtlarından, 20/11/2011 tarih 2011/04 nolu ortaklar kurulu kararı olduğu, Noterlikçe 21/11/2011 tarihli limited şirket hisse devri sözleşmesinin imza tasdiklerinin yapıldığı gözetildiğinde, TTK hükümlerine göre tasarrufun 20/11/2011 tarihinde gerçekleşmiş olduğu; bu tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 5 yıldan fazla süre geçtiğinden İİK 277 ved.na dayanılarak karar verilemeyeceği- Dava terditli açıldığından ve TBK'nun 19. maddesinde hak düşürücü süre olmadığından ikincil talep olan muvazaa iddiasına göre taraf delillerinin toplanması gerekeceği-
Dosya ve talep incelendiğinde davanın, TBK 19 maddesinden kaynaklanan   muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve   01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve   564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği-
Varlık yönetim şirketleri için getirilen harç istisnasının bu şirketlerin kendi yapacakları işlemler ve bunlar için düzenlenecek kağıtlara ilişkin olduğundan temlik alarak takip ettikleri alacak ve davaları kapsamadığı-
Başlangıçta dava banka tarafından açılmış ise de yargılama safahatında takibe konu alacağın davacı varlık yönetim şirketine devri üzerine davaya istinaf eden davacı varlık yönetim şirketi tarafından devam edilmiş ve mahkemesince karar verilen son oturumda davacı vekili müvekkilinin harçtan muaf olduğunu ileri sürmüş ise de; 5766 sayılı Kanunun 11/c m. ile değiştirilen 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 123/son maddesindeki varlık yönetim şirketleri için harç istisnasının, yurt dışından alınacak kredilerin geri dönüşümü ile ilgili işlemlerle sınırlı olmak üzere uygulanması gerekeceği- 
Davanın, TBK 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği- 
HMK'nın 305, 305/A ve 306.maddeleri gereğince, tavzih ve tamamlama usulünün belirlendiği, tavzih talebi üzerine karşı tarafa tebligat yapılması,   cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinden inceleme yapılması gerektiği, gerekli hallerde iki tarafın sözlü açıklama yapabilmeleri için davet edilmesi gerektiği, tavzih veya tamamlama talebinin haklı görülmesi halinde 304.maddeye göre işlem yapılacağı-
Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılması gerektiği, bu hususun dava şartı olup mahkemece resen dikkate alınacağı- Dava konusu tasarrufun borcun doğumundan önce 08/12/2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesine maktu olarak hükmedilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davaları ile hedeflenen hukuksal sonucun para alacağına kavuşmak olduğu- Tasarrufa konu taşınmazın aynına ilişkin bir çekişmenin de bulunmadığı- Dolayısıyla davalı üçüncü kişi adına kayıtlı taşınmazın uyuşmazlığın konusu olmadığı- HMK'nin 389 ve izleyen maddelerine göre uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir konulması mümkün olmadığına göre mahkemece ihtiyati tedbir isteminin kabul edilmesinin doğru olmadığı- Para alacağına ilişkin davalarda başvurulacak geçici hukuki koruma tedbirinin öncelikle ihtiyati haciz olduğu- İİK’ye veya BK 19’a göre açılan tasarrufun iptali davalarında hakimin, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği-