Davanın tasarrufun iptali davası olduğuna, yaklaşık ispatın ortaya konulduğuna, İİK’nın 281/II fıkrası hükmüne göre hâkimin iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceğine, somut olayda da iptali istenen tasarruf için açılmış olan işbu tasarrufun iptali davasında, alacaklının davasının kabulü halinde alacağına kavuşmasını tehlikeye düşürmemeye yönelik olarak ihtiyati haciz kararı verildiğine, aciz hali ve esasa ilişkin itirazların İİK'nın 265. maddesinde öngörülen itiraz nedenlerinden olmadığına göre davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olmadığı-
İhtiyati haczin, İİK'nun 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunmasına, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın tam olarak kanıtlanmış olmasının beklenmesinin gerekmemesine göre, davalıların tüm malvarlığı unsurlarını kapsayacak şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün ise de eldeki davanın tazminata taalluk ettirildiği dikkate alındığında İİK 283/2. maddesi gereğince ihtiyati haciz verilmesi halinde mutlaka teminat alınmasının gerekmesine, ayrıca ihtiyati haczin ne miktar alacağı teminen konulduğunun açık olarak belirtilmesi gerektiğine, eldeki davanın 10.000,00 TL değer gösterilerek açılmış bulunmasına göre, mahkemece ihtiyati hacze yapılan itirazın kısmen kabulüne ilişkin ara kararı bu yönden hatalı bulunduğu- Hal böyle olunca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 20/11/2020 tarihli ihtiyati hacze yapılan itirazın kısmen kabulüne ilişkin ara kararının kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine göre işlem ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği-
Davanın tasarrufun iptali davası olduğuna, yaklaşık ispatın ortaya konulduğuna, İİK’nın 281/II fıkrası hükmüne göre hâkimin iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceğine, somut olayda da iptali istenen tasarruf için açılmış olan işbu tasarrufun iptali davasında, alacaklının davasının kabulü halinde alacağına kavuşmasını tehlikeye düşürmemeye yönelik olarak ihtiyati haciz kararı verildiğine, aciz hali, haczedilmezlik şikayeti ve esasa ilişkin itirazların İİK'nın 265. maddesinde öngörülen itiraz nedenlerinden olmadığına, 3. kişiye yönelik açılan iptal davalarında yasaca tanınan takdir hakkı uyarınca teminatsız karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davasında, alacaklının davasının kabulü halinde alacağına kavuşmasını tehlikeye düşürmemeye yönelik olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği halde davalı şirketin malvarlığı üzerindeki takyidatlar nazara alınmadan ve alacağı karşılayabilecek nitelikte olup olmadığı belirlenmeden, ayrıca alacağın henüz kesinleşmemiş olması ihtiyati haciz verilmesine engel teşkil eden bir sebep olarak kabul edilerek yazılı gerekçelerle ret kararı verilmiş olmasının, dosya içeriği ile usul ve yasaya uygun olmadığı-
Davanın dayanağı İcra Müdürlüğünün 2019/..... Esas sayılı takip dosyasındaki davalı borçlunun aciz hâline, davalı borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olmasına, borcun doğum ve takip başlangıcı ile taşınmazın devir tarihleri itibarıyla yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesine, bu tür geçici hukuki korumalara ilişkin kararların nitelikleri ve öngörülen amaç itibarıyla dosya üzerinden ve taraflarca sunulan tüm deliller sunulmaksızın verilmesinin kanunun amacına aykırı olmamasına, İİK'nın 281/2. maddesi gereğince teminatın lüzum ve miktarının takdirinin mahkemesine ait olmasına, ihtiyati haciz kararının dava dilekçesinde gösterilen ve harçlandırılan miktarla sınırlı olarak verilmesine göre; verilen kararda, dosya içeriği ile usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarına ilişkin olarak İİK'nun 281/2 Madde ve fıkrasında daha özel bir düzenleme yapılmıştır- Buna göre hakim iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir- Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece tayin ve takdir olunur- Bu düzenlemede ihtiyati haciz için aranması gereken bazı koşullar tasarrufun iptali davalarına özgü olarak yumuşatılmıştır- Örneğin İİK'nın 259. Maddesine göre ihtiyati hacizlerde teminat yatırılması mecburidir- Sadece alacak bir ilama müstenid ise yada ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder- Oysa ki İİK'nın 281/2 madde ve fıkrasında böyle bir koşul aranmaksızın teminat alınmadan da ihtiyati haciz kararı verilebilecektir-
Uygulamada "davanın esasını halleder şekilde tedbir kararı verilemeyeceğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine" ya da "talebin yargılamayı gerektirmesi" veya "haklılık durumunun yargılama sonucunda belli olacağı" gibi gerekçelerle ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz istemlerinin reddinin yasal düzenlemelere uygun olmadığı- İnceleme konusu talebin nevi ve niteliği ile dosya kapsamı gözetildiğinde, ihtiyati haciz verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin talep eden açısından önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği; teminat karşılığında ihtiyati hacze karar verilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verildiğine göre, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de, bu yanılgının giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirecek nitelikte görülmediği-
Tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişi ile borçlu arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava dilekçesi ve duruşma gününün dava dışı üçüncü kişi konumundaki kişiye tebliği ile taraf teşkilinin tamamlanmasıyla davaya devam edilmesi gerektiği- Mahkemece tapu müdürlüğünden dava konusu gayrimenkulü satın alan dördüncü kişilerin kim olduğunun ve adres bilgilerinin tespit edilmesi, davacı alacaklı tarafından dördüncü kişi konumundaki kişilerin kötü niyetli olduğunun ileri sürülmesi halinde adı geçenlerin davaya dahil edilip edilmeyeceği hususunda seçimlik hakkının hatırlatılması, davaya dahil ettiği takdirde dördüncü kişilere tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması, aksi halde üçüncü kişi yönünden tazminata dönüşen davanın görülmesi gerektiği-
Borçlunun dava sırasında öldüğü tasarrufun iptali davasında, murisin ölüm anında terekenin borca batık olduğunun ve mirasçıların mirası reddettiklerinin anlaşıldığı, taraf teşkilinin davanın görülebilme koşullarından olup, re'sen nazara alınması gerekeceği, taraf teşkilinin sağlanması amacıyla Türk Medeni Kanunu'nun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinin nazara alınması ve bu tasfiyeye ilişkin yasal prosedürün sonucunun beklenmesi, tasfiye sonuçlandırıldığında da mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilcinin davaya katılımı suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve tüm delillerinin toplanıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-