Davanın İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- İstinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapıldığı, kamu düzenine aykırılık olup olmadığının ise re'sen gözetildiği- Yine; HMK'nun 357. Maddesine göre de "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmanın istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağı"- Yargıtay 17.hukuk dairesinin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu durumu tespit eden haciz tutanağının geçici aciz vesikası niteliğinde olduğu- Aynı tasarruf için ve aynı kişiler hakkında birden fazla iptal davası açılmış ise bunların birlikte görülmesi gerekir ise de farklı tasarruflar hakkında farklı davalılar aleyhine dava açılmış ise bunlar hakkındaki davanın birlikte görülmesi zorunlu olmadığı- Davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığının bulunmaması (sadece borçlu ile tasarruf ettiği üçüncü kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır) dava konusu taşınmazların farklı olması, yukarıda da anlatıldığı üzere her farklı tasarruf için dava şartı incelemesi, alınacak harç hesabı, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumluluğun farklı olması nedeniyle de yapılacak yargılama ve toplanacak deliller farklı olduğundan zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan üçüncü kişi davalılara ilişkin davacı isteminin aynı davada ileri sürülmesi mümkün bulunmadığından, borçlu ile tasarruf işleminde bulunan ve aynı kişi olmayan üçüncü kişi davalılar bakımından davaların tefrik edilerek ayrı ayrı görülüp sonuçlandırılması gerekirken birlikte görülmesi gerekeceği-
İİK'nın 281/2 maddesi gereğince, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verilebileceği- İlk derece mahkemesince, İİK 277. ve devamı maddeleri ve dava dilekçesi içeriğine göre dava konusu taşınmazlar üzerine teminat karşılığı ihtiyati haciz uygulanmasında yasaya aykırılık bulunmamakta ise de, davacı dava dilekçesinde açıkça '... sayılı taşınmazın el birliği halindeki 1/15 hissesinin davalı şirkete devir edildiğini' beyan ettiği halde, davalı şirket adına kayıtlı 1/3 hisse üzerine ihtiyati haciz konulmasının doğru olmadığı-
İİK'nun 277 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği- Özellikle, İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının inceleneceği- Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması, keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastının da irdelenmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında verilmesi gereken hukuki korumanın, ihtiyati tedbir kararı olmayıp şartların varlığı halinde kıyasen uygulanması gereken İİK'nun 281/2 madde gereğince ihtiyati haciz kararı olduğu- İhtiyati haciz kararları esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlar olduğu- İptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir talebinde bulunulsa dahi bu istemin ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilerek müsbet ya da menfi bir karar verilmesi gerekeceği- İİK.nın 281/2 maddesi uyarınca mahkemece dava dilekçesinde "harcı yatırılmış dava konusu alacak miktarı" nazara alınarak, bu miktar üzerinden teminat alınarak ve bu miktarla sınırlı şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekeceği-
6100 Sayılı HMK'nun 341/1.fıkrasına göre İlk Derece Mahkemesinden verilen istinaf kanun yoluna başvurulabilecek olan kararlar; nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlar olarak gösterildiğinden HMK 341 madde gereğince ret kararı verilmesinin doğru olduğu-
Dava, icra iflas kanunun 270 maddesi gereği tasarrufun iptali olup, davanın kabulüne karar verildiği, karardan sonra 06/12/2019 tarihinde davacı vekilinin davadan feragat ettiğine dair dosyaya dilekçe sunduğu, 14/01/2020 tarihli davalılar vekilinin verdiği istinaf dilekçesi üzerine dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmakla; 7251 yasa ile değişik HMK 310/2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin hükmü vermesinden sonra davacı vekilince feragat dilekçesi verildiğinden feragat hususunda ek karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Muvazaaya dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesine ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- TBK.m. 19'a dayalı tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun, takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için: -Davacının borçludaki alacağının gerçek olması, -Borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, -İptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, -Borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması, -Davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği- İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerektiği- Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeri olduğu- Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekeceği-
Borcun tamamının ödenmesi halinde, tasarrufun iptali davasının konusu kalmadığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, yargılama giderinin ve özellikle karar harcının davadaki haklılık durumuna göre belirlenmesi gerektiği-