Alacaklının, tasarrufun iptali davasına ilişkin dava dilekçesinde "ihtiyati haciz" kararı verilmesini istemiş olmasına rağmen, mahkemece -İİK'nun 281/II hükmüne rağmen- "ihtiyati tedbir" kararı verilmiş olması halinde, bu "ihtiyati tedbir kararı"nın, "ihtiyati haciz kararı" gibi değerlendirilerek düzenlenen sıra cetvelinde, lehine ihtiyati tedbir kararı verilmiş olan alacaklıya da pay ayrılması gerekeceği–
Tasarrufun iptali davasının dinlenme koşullarından birisinin de “takip konusu alacağın kesinleşmiş olması” gerektiğinden, takip konusu borca itiraz edilmiş olması ve alacaklı tarafından “itirazın iptali davası” açılmış olması (ya da; icra mahkemesinden “itirazın kaldırılması”nın talep edilmiş olması) halinde, mahkemece bunların sonucunun (kesinleşmesinin) “bekletici mesele” yapılması gerekeceği –
Tasarrufun iptâli davası sırasında verilen ihtiyati haczin, "tasarrufun iptâli kararı" ile kesin hacze dönüşeceği (İİK. 264/III hükmünün burada uygulanmayacağı)–
Tasarrufun iptali davasına konu olan taşınmaz üzerine, taşınmazı borçludan satın alan (devralan) üçüncü kişinin alacaklıları lehine kurulan ipoteğin, tasarrufun iptali davasını kazanmış olan alacaklıya karşı önceliği bulunmadığı-
"Tasarrufa konu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasına" ilişkin mahkemece verilen karara yönelik itirazın reddine dair "ara kararı"nın temyiz edilebileceği–
İİK 277 vd. maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında İİK.nun 235. maddesinin uygulanmayacağı-
Tasarrufun iptali davalarının "Bankalar Kanunu'ndan kaynaklanan uyuşmazlık" niteliğinde bulunmadığından, bu davalara 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 142 (ve yürürlükten kalkmış olan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14/5-d maddesi) uyarınca; ticaret mahkemelerinde bakılamayacağı-
İstihkak davasına karşı İİK. 277 vd. maddelerine göre tasarrufun iptali davası açılmasına gerek olmadan "muvazaa (danışıklık) iddiası"nın ileri sürülebileceği-