Yargılama sırasında takip konusu borcun ödenmesi halinde, mahkemece -"konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilirken- "maktu" karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekeceği-
SSK. prim ve diğer alacaklarının tahsili için 6183 sayılı Kanuna göre borçlular hakkında yapılan takipler nedeniyle, SSK. tarafından açılacak tasarufun iptali davalarında "alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yerdeki (ildeki) iş mahkemesinin yetkili ve görevli" olduğu-
İptal davasının BK. 18 (şimdi; TBK. mad. 19) ya da İİK. 279'a göre terditli (kademeli) olarak açılmış olması halinde, mahkemece HUMK.un 76. (şimdi; HMK.nun 33.) maddesi uyarınca -dava, cevaba cevap ve temyiz dilekçelerinin içeriği dikkate alınarak- davanın İİK. 277 vd. göre açılmış iptal davası olarak nitelendirilip sonuçlandırılabileceği–
Tasarrufun iptali davaları için "yetki" konusunda İcra ve İflas Kanununda özel bir hüküm öngörülmemiş olduğu için -bu davalar "ayni" değil "şahsi" dava olduğundan- yetkili mahkemenin genel yetki kuralını içeren HUMK. 9'a (şimdi; HMK. 6'ya)göre belirleneceği–
HUMK'nun 76. (şimdi; HMK. 33) maddesine göre, bir davada ileri sürülen maddi olgu ve bulguların hukuki nitelendirmesini yapıp ilgili kanun maddesini uygulamanın hakimin doğrudan görevi olduğu–
Temyiz dilekçesinin 15 günlük yasal temyiz süresi geçtikten sonra verilmiş olması halinde, mahkemece ve Yargıtayca "temyiz dilekçesinin (isteminin) reddine" karar verilebileceği-
Haciz yoluyla takiplerdeki iptal davalarında görevli mahkemenin "aciz vesikasındaki veya aciz vesikası hükmünde olan haciz tutanağındaki alacak miktarı" ile "tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri"nden hangisi az ise ona göre belirlenerek, davanın "asliye hukuk, sulh hukuk ya da ticaret mahkemesi"nde açılabileceği, kamu düzeni ile ilgili olan bu yönün mahkemece doğrudan doğruya gözetileceği- (Bu açıklamalar yürürlükten kalkmış olan 1086 Sayılı HUMK' nun mad.1 ve devamı maddelerinde geçerlidir... 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 6100 Sayılı Yeni HMK' nun 2. maddesinde "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir" (HMK 2/1) denilmiş olduğundan, bundan böyle tasarrufun iptali davalarına alacak miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinde bakılacaktır...)
İptal davasını kabul eden mahkemenin, kararında "iptal nedenlerinden hangisine dayandığını" da açıkca belirtmesi gerektiği-
İptale tâbi tasarruf konusu taşınmazın (taşınırın) davalı (borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişi) tarafından elden çıkarılmış olması ve alıcının da iyi niyetli bulunması halinde mahkemece “taşınmazın (taşınırın) satış tarihindeki değerinin -alacak ve ferileri ile sınırlı olarak- davalıdan tahsiline” karar verilmesi gerekeceği (Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde dava konusu taşınmazı "taşınırı" borçludan satın alan kişinin kötü niyetli olduğunun davacı-idare tarafından kanıtlanamaması halinde, davanın “bedel”e dönüşeceği "6183 s. K.31", borçludan aldığı taşınmazı "taşınırı" elinden çıkarmış olan davalının, bunun elden çıkarıldığı tarihteki keşfen belirlenen gerçek bedelini -davacı alacaklının alacağı ve eklentileriyle sınırlı olarak-davacıya ödemekle yükümlü olacağı)
6183 sayılı Kanun uyarınca açılan tasarrufun iptâli davalarında, "tasarrufun yapıldığı tarihe kadar tahakkuk eden vergi asıllarıyla, bunun işleyecek faiz ve eklentileriyle sınırlı olarak" tasarrufun iptâline karar verilmesi gerekeceği-
