Üçüncü kişinin, alacaklıya karşı icra mahkemesinde açtığı istihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklının, “karşılık olarak” tasarrufun iptali davası açabileceği; bu halde tasarrufun iptali davasının konusunun yalnızca üçüncü kişinin davasına konu ettiği hacizli mala ilişkin olabileceği, bunun dışındaki mallarla ilgili olarak açılan iptal davalarının, istihkak davası ile birlikte incelenemeyeceği-
Danışıklı (muvazaalı) işlem (BK. 18; şimdi; TBK. mad. 19) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişilerin, bu danışıklı (muvazaalı) işlemin geçersizliğini ileri sürebilecekleri, çünkü danışıklı (muvazaalı) bir hukuki işlemin onlara karşı işlenmiş bir "haksız fiil" niteliğinde olduğu, "desteklerini öldüren" davalının (ya da "trafik kazasında yaralanmasına neden olan" davalının veya "boşanma davasına bağlı olarak açılan maddi/veya manevi tazminat veya nafaka davalarında, boşandığı eşinin") diğer davalıya -kendilerine tazminat (ya da nafaka) ödememek için- yaptığı danışıklı (muvazaalı) satış işleminin iptali istemiyle davacılar (alacaklılar) tarafından iptal davasında, davacıların açtıkları tazminat (ya da ceza) davasının sonucunun beklenilmeden davacıların davalıdan ne kadar alacaklı olduğu belirlenmeden, iptal davasının sonuçlandırılamayacağı–
"Tasarrufun iptali davası" ile "olumsuz tesbit davası"nın -yargılama usulleri farklı olduğundan- birlikte aynı mahkemede görülemeyeceği, mahkemece "ayrılma kararı" verilerek ayrı esaslara kaydedidilip sonuçlandırılması gerekeceği-
Borçlu ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişilerin yakın akraba olmaları, tüm satışların kısa zaman aralıkları ile yapılmış olması, taşınmazlar üzerinde çok sayıda ipotek ve hacizlerin bulunması halinde, borçlu ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişilerin iyiniyetinden söz edilemeyeceği, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak kastıyla hareket ettiğinin bu kişilerce biliniyor olmasının kabulü gerekeceği–
Tasarrufun iptali davalarının "Bankalar Kanunu'ndan kaynaklanan uyuşmazlık" niteliğinde bulunmadığından, bu davalara 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 142 (ve yürürlükten kalkmış olan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14/5-d maddesi) uyarınca; ticaret mahkemelerinde bakılamayacağı-
"Geçici aciz vesikası"na dayanılarak (İİK. 105/II) açılan iptâl davalarının, takip (ve dava) konusu alacağın bağlı olduğu zamanaşımını kesmeyeceği-
Üçüncü kişinin malı dava sırasında elden çıkarması veya malı elinden çıkardığının dava sırasında öğrenilmesi halinde, davanın ıslahına gerek olmadan, davacı alacaklının davaya "bedel davası olarak devam edilmesini" isteyebileceği-
“Geçici aciz vesikası” na dayanılarak (İİK 105/II) açılan iptal davalarının, takip (ve dava) konusu alacağın bağlı olduğu zaman aşımı süresini kesmeyeceği-
İİK’nun 281/II maddesi uyarınca –açılmış olan tasarrufun iptali davalarında- uygulanan ihtiyati haczin, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kendiliğinden kesin hacze dönüşeceği, ayrıca bu dava sırasında konulmuş olan ihtiyati haczin, İİK. 257 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan ihtiyati hacizden farklı olduğu, bu nedenle tasarrufun iptali davasını kazanan davacı-alacaklının, ihtiyati haczin dayanağı olan ilamı, 1 aylık süre içinde icra dairesine ibraz ederek takipte bulunmak zorunda bulunmadığı–
İptal davasında mahkemenin, delilleri serbestçe takdir edeceği-