İptal davası "ayni" bir dava olmayıp "şahsi" (kişisel) dava olduğundan, davanın konusu taşınmaz dahi olsa, özel yetki hükmü olan -ve taşınmazın bulunduğu yerdeki mahkemenin yetkili olduğunu belirten- HUMK. mad. 13'ün (HMK mad. 12'nin)iptal davalarında uygulanamayacağı–
Tasarrufun iptali davalarında mahkemece -davalı tarafından yetki itirazında bulunulmamış olması halinde- doğrudan doğruya "yetkisizlik kararı" verilemeyeceği-
Muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin davada tapunun iptali ile davalı borçlu adına kayıt ve tescili talep edilmişse de, çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin yapılan takip yönünden hüküm doğurmamasının istenilmiş olduğunun kabulü gerektiği ve bu nedenle, İİK 283/1 uyarınca, kaydın iptaline gerek olmadan haciz ve satış isteyebilme yetkisi verilmesine yönelik hüküm kurulması gerektiği- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki ücrete ayrıca Katma Değer Vergisi'nin eklenmesinin hatalı olduğu-
İstihkak davalarında “takip konusu alacak tutarı” ile “haczedilmiş olan malın değeri” nden hangisi az ise, onun üzerinden nispi avukatlık ücreti takdir edilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarında nispi avukatlık ücreti takdir edilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarının nispî esas üzerinden harca tabi olduğu, dava kabul edildiğine göre mahcuzların değeri üzerinden %54 oranında nispî karar ve ilam harcı hesaplanması gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının kabulle sonuçlanması halinde, alacaklı tarafından başlatılacak bir icra takibi olamayacağından, "dava konusu taşınmazlar üzerine konmuş olan ihtiyati haczin (ihtiyati tedbirin) kararın kesinleşmesine (ya da; kararın kesinleşmesinden bir ay sonrasına) kadar devamına" karar verilemeyeceği–
Avukatlık Kanunundaki "vekalet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenlemenin uyuşmazlığı sonuçlandıran mahkemeye değil, vekil ile vekalet verene yönelik bir kural olduğu, bu nedenle mahkemece "takdir olunan vekalet ücretinin davacı/davalı vekiline verilmesi" şeklinde hüküm kurulamayacağı-
İhtiyati tedbirlerin, konulan hacizlere iştirak edemeyeceği, (ve sıra cetvelinde yer alamayacağı)—
Danışıklı (muvazaalı) işlem (BK. 18; şimdi; TBK. mad. 19) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişilerin, bu danışıklı (muvazaalı) işlemin geçersizliğini ileri sürebilecekleri, çünkü danışıklı (muvazaalı) bir hukuki işlemin onlara karşı işlenmiş bir "haksız fiil" niteliğinde olduğu, "desteklerini öldüren" davalının (ya da "trafik kazasında yaralanmasına neden olan" davalının veya "boşanma davasına bağlı olarak açılan maddi/veya manevi tazminat veya nafaka davalarında, boşandığı eşinin") diğer davalıya -kendilerine tazminat (ya da nafaka) ödememek için- yaptığı danışıklı (muvazaalı) satış işleminin iptali istemiyle davacılar (alacaklılar) tarafından iptal davasında, davacıların açtıkları tazminat (ya da ceza) davasının sonucunun beklenilmeden davacıların davalıdan ne kadar alacaklı olduğu belirlenmeden, iptal davasının sonuçlandırılamayacağı–
Davacının zararının desteğin ölüm gününde doğduğunun benimsenmesinde zorunluluk bulunduğu- Ölüme yol açan aleyhine davacı tarafından tazminat davası açıldığı dosyadaki bilgilerden anlaşıldığı- Yargılama sonunda davaya konu edilen satışın danışıklı olduğunun kanıtlanması halinde davacı, satışa konu edilen maldan da alacağın tahsili için yararlanabilecekleri- Ancak, davacının bu hakkı ayni değil şahsi sonuç doğuracağından, danışıklı işlemin kanıtlanması durumunda araç sahibi hakkındaki tescilin iptâli değil, İcra ve İflâs Yasasının 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak, iptâl ve tescile gerek olmaksızın aracın haciz ve satışına karar verileceği- Bu davada güdülen amaç da bu olduğundan, davacının karşılanması gereken bir alacağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekeceğinden, bunun için de davacının açtığı tazminat davasının sonucu beklenilmeli ve ona göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK.’nun 281/II maddesi gereğince tasarrufun iptali davasına konu taşınmazlar hakkında verilmiş olan “ihtiyati haciz kararı” “ihtiyati tedbir” niteliğinde olduğundan, bu karara yönelik “itiraz” ve “haczin kaldırılması talepleri”nin, kararı veren mahkemeye yapılması gerekeceği; icra mahkemesinin bu tür başvuruları inceleme yetkisinin bulunmadığı-
