Davacının alacağının dayanağı olan çeklerin dava konusu tasarruf tarihinden önce doğduğuna dair delillerini sunmadığı gibi herhangi bir beyanda da bulunmamasına göre mahkemece davacının alacağını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine ve davacı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalının yemin beyanına göre karar verilmesi doğru değil ise de yapılan yanlışlığın giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
Davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı olması nedeniyle dava dilekçesinin borçluya tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerekirken bu durum gözardı edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Mahkemece dava konusu gayrımenkulün davalılar arasındaki satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya takip dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken kararda dava konusu gayrımenkullerin tapu kaydının iptaline, davalı 3. kişi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi doğru değil re'sen bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında, davacının alacağının gerçek olup olmadığının ve davacı-alacaklı ile davalı-borçlu arasında takip konusu borcu doğuran ne gibi bir ilişki olduğunun araştırılmasının gerektiği; borcun dayanağı olan bonoda bedelin nakden ahzolunduğu bildirildiğine göre 110.000 TL tutarındaki paranın hangi bankadan ödendiği, davacının bu kadar yüksek miktardaki bir parayı ödünç verebilecek ekonomik durumu olup olmadığının soruşturulması, gerektiğinde davacı ile borçlu davalının ekonomik ve mali durumlarının araştırılması; şayet alacağın gerçek olduğu kanaatine varılırsa aciz hâlinin mevcut olup olmadığının belirlenmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Ayrıca, takip konusu bononun tanzim tarihi ile vade tarihi arasında iki yıllık bir sürenin ve vade tarihinden takip tarihine kadar da iki yıla yakın bir sürenin bulunması nedenleri üzerinde durulması gerektiği-
Dava feragat nedeni ile son bulduğu için karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre dava değeri üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği, dava değerini ise takip konusu alacak miktarı ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturacağı-
Dava konusu aracın 3. kişi davalının elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri olan ..........TL'nin tazminat olarak tasarrufun yapıldığı tarihe kadar tahakkuk eden vergi asılları ve bunların işleyecek faiz ve eklentileri ile sınırlı olarak davalı 3. kişiden tahsiline karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Davacı banka vekili temyiz aşamasında ibraz ettiği dilekçesinde; davaya konu borcun davalı tarafından ................ tarihinde varılan mutabakat sonucunda haricen ödenerek dosyanın kapatıldığını beyan ettiğine göre; davacının alacağına ilişkin dava konusu icra dosyaları getirtilerek davacının alacağının tamamının ödenip ödenmediğinin araştırılması, alacağın tamamının ödenmiş olması halinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde, borçlu ve taşınmazı en son satın alan şahıs taraf olarak gösterilmesine rağmen, ancak borçlu ile işlemde bulunan diğer iki kişi davaya dahil edilmeksizin davanın esasına girilerek kabulüne karar verildiği, bu durumda mahkemece, davacıya borçlu ile işlemde bulunan kişileri davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece, uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davalı borçlunun tasarruf tarihine kadar olan ve kesinleşen vergi borçlarının fer'ileriyle birlikte belirlenerek bu miktar üzerinden davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya bu miktar üzerinden taşınmaz üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere tasarruf tarihine kadar doğan vergi borcu tespit edilmeden ve davacıya haciz ve satış yetkisi verilmeden yalnızca tasarrufun iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı- Tasarruf konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin bilirkişi raporuyla tespit edilmesi ve yukarıda belirtilen şekilde tasarruf tarihine kadar kesinleşen vergi borcunun ne kadar olduğunun belirlenmesi ve buna göre az olan değer üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden harcın belirlenmesinin doğru olmadığı- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Tasarrufun iptali davasına konu takip dosyasındaki borç ile ilgili olarak davalı borçlu şirket tarafından açılan ve kabulüne karar verilen menfi tesbit davasının kesinleşen sonucunun beklenerek, kararın bu hali ile kesinleşmesi halinde davanın ön koşul yokluğundan reddine, aksi durumda esasla ilgili olarak karar verilmesi gerekeceği- Birleşen davaya konu havuz, balık, destekleme vs.lerin devrine ilişkin işlem tutarının ne olduğunun gerekirse bilirkişi aracılığı ile belirlenerek, bu bedel ve tekne değerinin toplamı alacak miktarıyla kıyasalanarak yargılama giderinin belirlenmesi gerektiği-
Taraflar dava konusu taşınmazı borçlunun borcuna karşı devredildiğini kabul ettiklerine göre davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun anlaşıldığı- Davalı 4. kişinin kişinin, dava konusu gayrimenkulün satış bedelini ödediğine dair dosyaya belge sunamaması, tapuda gösterilen değeri ile gerçek değeri arasında misli aşan fark olduğunun anlaşılması ve davalı 3. kişi ile aynı memleketli olmaları, davalı 3. kişinin davalı borçludan alacağının bulunması gerekçesi ile davalı 4. kişinin de davalı borçlunun durumunu bilebilecek durumda olduğu gerekçesi ile davalı 4. kişi yönünden de davanın kabulüne karar verilmişse de dosya içerisinde yer alan bilgi belge ve beyanlara göre davalı 4. kişinin davalı borçlunun durumunu İİK 280/1 hükmü gereğince bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun davacı tarafından ispat edilememesine göre davalı 4. kişi yönünden davanın reddine davalı 3. kişi yönünden de dava konusu gayrimenkulün davalı 4. kişiye devredildiği tarihteki gerçek değeri üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Uygulamada alacak-borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığının sıklıkla görüldüğü, bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bonoların ve ilamsız takibe konu alacağın tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağının verilmesi, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin sorulması, gerektiğinde davacı ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekeceği- Taraf beyanlarından davacı 3. kişi ile davalı borçlunun hayat arkadaşı oldukları, aralarında sonradan bir ilişki olduğu kabul edildiğinden, İİK.nın 280. maddesi kapsamında 3. kişinin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının bildiği veya bilinmesini gerektiren kişilerden olmasına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece, İİK'nın 283. maddesi gereğince davalı 3. kişinin taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerekirken miktar belirtilmeksizin hüküm kurulmasının isabetli olmadığı-