Tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece borçlu hakkındaki takip kesinleşmemiş olsa dahi alacaklının açtığı itirazın iptali davasının kabulüne karar verilmiş olması halinde -bu karar kesinleşmemiş olsa dahi- davacının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verilebileceği- 
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, henüz kesinleşmemiş icra takibinin dayanağı olarak dosyada yer alan belgelerdeki borcun doğum tarihi ile iptali istenilen tasarruf tarihine, davalıların nüfus kayıtlarına göre hısımlık dereceleri itibarıyla yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesine, bu tür geçici hukuki korumalara ilişkin kararların nitelikleri ve öngörülen amaç itibarıyla dosya üzerinden ve taraflarca sunulan tüm deliller sunulmaksızın verilmesinin kanunun amacına aykırı olmamasına ve ihtiyati haciz kararının tasarruf konusu taşınmaz hakkında verilmesine göre verilen kararda dosya içeriği ile usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece "...davacının, ihtiyati haciz talebinin kabulü ile İİK. 281/2 maddesi gereğince, dava değeri olan 100.000 TL'nin %15'i tutarında teminat karşılığında..., dava konusu taşınmazın kaydı üzerine ve elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluk eden tazminat talebine ilişkin olarak (yakalama ve muhafaza işlemleri ile banka hesaplarını kapsamamak üzere) dava değeri olan 100.000 TL'yi geçmemek üzere ihtiyati haciz konulmasına..." şeklinde karar verilebileceği-
Olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesinin hakime ait olduğu, dava dilekçesindeki açıklamara göre İİK 227 vd. maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davacının bu türden taleplere dayalı olarak açtığı davada alacağına kavuşmayı hedefleyeceği, bu nedenle tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir değil ihtiyati haciz koruma tedbirine müracaat edileceği, ilk derece mahkemesince davacının ihtiyati tedbir talebinin ihtiyati haciz olarak değerlendirilmesinde isabetsizlik bulunmadığı- İİK. 281/2 maddesine göre hakimin iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği, davalı borçluların avalisti oldukları senedin vade tarihi, takip tarihi, miras taksim sözleşmesiyle yapılan kazandırma tarihinin birbirini izleyen yakın ara tarihler olması ve kazandırmanın yapıldığı lehtarın borçluların annesi olması, 7226 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açıldığı gözetildiğinde yaklaşık ispatın ortaya konulduğuna, iptali istenen tasarruf için açılmış olan işbu tasarrufun iptali davasında alacaklının davasının kabulü halinde alacağına kavuşmasını tehlikeye düşürmemeye yönelik olarak bila teminat ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği- 
Davalı üçüncü kişinin "takip dayanağı bonoyu alacaklı ile borçlunun anlaşarak düzenlendiği" iddiası üzerine, davacı-alacaklının beyanından, 'alacağın gerçek bir alacak olmadığı'nın tespiti halinde, 'tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine ve davalılar lehine maktu vekalet ücretine karar verilmesi' gerektiği-
Davacının iptalini istediği alacağın kesinleştiği, kesinleşmiş alacağın varlığı kabul edilerek görülen önceki tasarrufun iptali davasının kabul ile sonuçlanıp münderecattan geçerek kesinleştiği, davacının söz konusu tasarrufun iptali davasına üçüncü kişi olarak katıldığı ve davanın tarafı olan "davacının alacağının muvazaalı olduğunu" ileri sürmediği anlaşıldığından, artık aynı alacak için muvazaa iddiasında bulunulamayacağı- Muvazaa iddiasına dayalı istemin dayanağının haksız fiil olduğu, haksız fiil failine ise yemin teklif edilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmişse de, özel bir şirkette şoförlük yapmadan önce ticaretle uğraşan borçlunun ticari faaliyet alanı ve adreslerinin araştırılarak, üçüncü kişi ile bir ticari ilişkisinin bulunup bulunmadığı, her ikisinin de (Samsun Çarşamba) nüfusuna kayıtlı olması, davalının 121.000,00 TL değerinde olan bir taşınmazı satın aldıktan bir hafta sonra borçluya aylık 300,00 TL karşılığında kiraya vermesi ve kira ödemelerine ilişkin hiçbir belgenin sunulmamış olması olgularının birlikte değerlendirilerek, uyuşmazlığın İİK. mad. 280/1 kapsamında kalıp kalmadığının tartışılması gerektiği-
Somut olayda davacının kredi sözleşmesine dayalı alacağının tahsili için icra takibi başlattığı, davalılar arasında iptali istenen taşınmaz devrinin yapıldığı, iptale konu taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, alacağın tahsil edilememesi üzerine davacının taraflar arasındaki temlikin TBK'nin 19. maddesi hükmü uyarınca muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki tasarrufun iptali davasını açtığı, davacının dava açmakta haklı olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenemeyeceği açık olup somut olayda ihtiyati haciz kararı verilmesi için yasal koşulların gerçekleştiği görüldüğünden, mahkemece 'tasarrufun iptali davasında taşınmazın aynının çekişme konusu olmadığı, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yasal koşulların bulunmadığı' dikkate alınarak 'ihtiyati tedbir isteğinin reddine' karar verilmiş olmasının doğru olduğu; davacının ihtiyati haciz istemine ilişkin istinaf sebeplerine gelince, yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere mahkemece ihtiyati haciz koşullarının mevcut olduğu dikkate alınarak 'isteğin kabulüne' karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde isteğin reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Dava dilekçesinde taşınmazın dava dışı 3. kişilere satılmış olması ihtimalinde 3. şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk edeceğinden nakden tazmin talep edildiği de açıklanmış, taşınmazı satın alan 4. kişiye karşı dava yöneltilmemiş, o halde talep İİK 283/2 maddesine dayanılarak bedel tazmini talebine dayanmakta olup, bu durumda bedele dönüşen davada davalılar tazminat miktarı kadar tüm mal varlıkları ile sorumlu olduklarına göre İlk Derece Mahkemesince İİK'nın 281/2. maddesinin 2.cümlesi uyarınca icra dosyası ve borcun dayanağı olan belgeler getirtilip, incelenmek ve değerlendirmek suretiyle karar vermek gerekirken, "Davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin, yukarıda özetlenen dava dilekçesinden anlaşıldığı gibi ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin talebinin yargılamayı gerektirmesi, davanın esasını çözücü nitelikte haciz kararı verilemeyeceği anlaşılmakla yasal koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine" şeklinde değerlendirme yapılarak talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri davanın esasına ilişkin olup, mahkemece yaklaşık ispat kuralına göre icra dosyası tarafların beyanları ile değerlendirme yapılarak İİK'nın 281/2. maddesi gereğince verilen ihtiyati haciz kararına karşı davalı vekilinin itirazı üzerine ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesinde dosya kapsamı ile usul ve yasaya aykırılık olmadığı-