Davacı-alacaklı banka ile borçlu arasında birden fazla kredi sözleşmesi düzenlenmiş olması halinde, borcun doğum tarihinin belirlenmesi bakımından, taraflar arasındaki ilk kredi ilişkisinin ne zaman başladığının davacı bankadan sorulması gerekeceği- Bknz. aynı doğrultuda: HGK. 09.11.2021 T. E: 2018/(17)8-85, K: 1372
Vergi borçlusu A. Ş. icra takibinin adı geçen borçlu aleyhine yapılmış olduğu, iptali istenen tasarrufun ise borçlu şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan davalı tarafından yapılmış olduğu, davalı aleyhine 6183 sayılı yasanın 35. maddesi, 213 sayılı Vergi Usul Yasasının 10/2 maddesi ve TTK.'nin 317. maddeleri gereğince yapılmış bir icra takibi olmadığından anılan maddeler gereğince borçlu şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan davalı yönünden 6183 sayılı yasanın 27, 30 ve 35 maddeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 10/2, Türk Ticaret Kanunun 317 maddelerinde belirtilen dava koşulları oluşmadığından bu nedenle davanın reddi gerekeceği-
Davada taraf sıfatı bulunmayan ve aleyhine hüküm de tesis edilmeyen ihbar olunanın, hükmü temyiz etme yetkisinin de bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturduğu- İptali istenilen satışa esas taşınmazın değerinden az olan takip konusu alacak (68.141,39 TL), 2022 yılı için öngörülen kesinlik sınırının (107.090,00 TL) altında kaldığından, kararın temyizi kabil olmadığı-
İcranın geri bırakılmasına dair verilen karar kesinleştiğinden dava dayanağı takibin kalmadığı ve tasarrufun iptali davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Gerçek bir alacağı bulunan alacaklıyla borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesi, ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracı olduğu-
TBK.'nin 513 hükümleri gereğince iflasın açılması ile vekilin temsil ve vekalet görevi sona ermiş olması karşısında, mahkemece iflas idaresinin usulüne uygun tebligatla davadan haberdar edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra ve iflas idaresinin davaya devam edip etmeyeceği netleştirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi" gerekeceği-
İhtiyati haciz kararlarının, esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlar olduğu- İhtiyati haczin, devam etmekte olan dava sonunda davacının hükmedilecek alacağının tahsilini garanti altına almak için davalının mallarına geçici olarak el konulması olduğu-
Bononun tanzim tarihi olan 05/05/2012'de davacının davalı borçludan alacaklı olup olmadığı, davalı borçlu ile ticari ilişkinin söz konusu tarihten önceye dayalı olup olmadığının araştırılması, takip dayanağı bononun hangi ticari ilişkiye dayalı olarak düzenlendiğinin belirlenmesi, bononun düzenleme tarihinde herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığının anlaşılması halinde davanın dava şartı yokluğundan (tasarruf tarihinin borcun doğumundan önce yapılmış olması gerekçesi ile) davanın reddine karar verilip davacı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-