Şikayete konu edilen ihtiyati haciz kararının, İİK'nun 281/2. maddesine göre verilmiş olup, gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğu- İcra mahkemesince, ihtiyati haciz hakkında bir takibin bulunmadığı, ihtiyati haczin ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu değerlendirilerek ihtiyati tedbirin infazına ilişkin şikayetlerin de kararı veren ....... Asliye Hukuk Mahkemesince incelenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu araçlara ilişkin fiili bir haczin (muhafazasının) söz konusu olmaması, davalı şirketin ihtiyati haciz talebinde bulunmasında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun ispat edilememiş olması dikkate alındığında davacı şirket lehine manevi tazminat koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığı-Dava konusu araçların ihtiyati haciz yoluyla tescil kayıtları üzerine haciz konulması işleminin, davalı banka tarafından davacı şirkete karşı açılan tasarrufun iptali davasında gerçekleştiği, ihtiyati haciz talebinde bulunanın davalı banka olduğu, bu durumda davacı şirket tarafından konulan ihtiyati haciz nedeniyle zarara uğranıldığı iddiası ile davalı bankaya husumet yöneltilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı bankanın daha sonra alacağını başka bir şirkete devrettiğini, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürmesinin yerinde olmadığı nazara alınarak, davalı vekilinin pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiği yönündeki istinaf itirazlarına itibar edilmediği-
Davalı üçüncü kişiler, borcun gerçek olmadığı iddiasında bulunduklarından, borcun doğum tarihi itibari ile davacının inşaatlarda işçi olarak çalışan, sabit işi olmayan borçluya para verme gerekçesi, verip vermediğinin araştırılması gerektiği- Borçlu adresinde yapılan hacizde ev eşyası haczedilmişse de, borçlunun babasından intikal eden 10 dan fazla hisseli taşınmaz olduğu, üzerlerinde takyidat olmadığı, bu taşınmazların kıymet takdirlerinin yapılmadığı görüldüğünden, borçlunun aciz halinin tespiti için, mahkemece borçlunun babasından kalan taşınmazların yapılmış kıymet takdiri var ise bunların celbi, yok ise kıymet takdiri yapılarak borçlu hissesinin alacağı karşılamaya yeterli olup olmadığının araştırılması gerektiği Davalı borçlunun hükümlü olması nedeniyle vesayet altında alındığından, mahkemece, vasinin davaya katılımının sağlanması; karardan sonra davacının alacağını devralan şahsın da davaya katılımı sağlanması gerektiği-
Araçların keşfen belirlenen rapor ile tespit olan satış tarihi itibariyle gerçek değerleri dikkate alındığında orantısızlığın bulunmadığı, davalı borçlu şirketin "senet vadesi gelmeden araçların bedelini ödeyemeyeceği gerekçesiyle araçların mülkiyetinin diğer davalı şirkete ait olduğunu" beyan etmesinin, muvazaa iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı-
Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin 21/04/2021 tarihli duruşmasına davacı vekilinin mazeret dilekçesi vererek katılmadığı- Mahkemece davacı vekilinin mazeretinin kabul edildiği- İncelenen davacı vekilinin mazeret dilekçesinde duruşma gününün uyaptan öğrenileceğine ilişkin bir ibare yer almadığı gibi, davacı vekilinin yeni duruşma gününün tebliği için masraf da göndermediği- Uyaptan yapılan kontrolde davacı tarafından yatırılan masrafın da tamamının harcandığının anlaşıldığı- O hâlde mahkemece davacı vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, yeni duruşma gün ve saatinin davacı vekiline usulüne uygun davetiye ile bildirilmesi gerekeceği-
Son celsede, sadece tarafların dosyaya ibraz edilen belgeye karşı beyanları sorulması, ancak tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra, sözlü yargılama aşamasına geçildiği bildirilerek son sözlerinin sorulmaması durumunda, hukuki dinlenilme hakkını ihlal edilmiş olduğu-
Mahkemece boşanma ve mal rejimi davalarının sonucunun bekletici mesele yapılarak, davacının bir alacağının saptanması halinde hisse devrinin muvazaalı olarak devredildiğine ilişkin iddianın TBK’nın 19. maddesi kapsamında değerlendirilerek, aksi durumda dava ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının iflas etmiş olması sebebi ile mahkemece, bir ara kararı ile davanın ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonraki bir tarihe kadar durmasına karar verilmesinin gerekip gerekmediği, ayrıca TBK'nun 513 hükümleri gereğince iflasın açılması ile vekilin temsil ve vekalet görevi sona ermiş olması karşısında mahkemece iflas idaresinin usulüne uygun tebligatla davadan haberdar edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi için kararın bozulması gerektiği-
Mahkemece konusunda uzman bilirkişiden, tasarruf tarihi itibari ile doğmuş vergi borcunun tespiti yapılarak, tasarruf tarihi itibari ile doğmuş olan vergi aslı ve fer'ileri üzerinden iptal kararı verilmesi gerekirken, uzman bilirkişiden rapor alınmaksızın, takip konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere denilerek karar verilmesinin doğru olmadığı- 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında Kanun'un uygulamasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Borçlunun en yakın mirasçıları mirası reddettiğinden terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinin gerektiği- Trafik kazasından (haksız fiilden) kaynaklanan davalarda, borcun doğum tarihi olarak, davalı borçlu aleyhine trafik kazasından kaynaklanan tazminat davasının açıldığı tarihin değil, kaza tarihinin esas alınması gerektiği-