Davalının savunması doğrultusunda dava konusu parselin tevhid işlemlerinden sonra hangi parsele geldiği tespit edilerek, davalı tarafından "dava konusu gayrimenkul ve diğer 2 parsele üzerine iş merkezi kurulduğunun" beyan edilmesine göre söz konusu iş merkezinde davalıya düşen tüm taşınmazların ve hisselerin belirlenmesi ve sonucuna göre iptal davasında karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılacak işin, davacı alacaklının iddialarını, takip dosyalarındaki borçlular ve borç miktarları da dikkate alınarak, davacının diğer cirantalar hakkında yaptığı başka takip dosyaları da değerlendirmeye alınarak, davacının ticari defterlerindeki kayıtlarını bu icra dosyalardaki takipler de dikkate alınarak, karşılıksız çıkan çeklerin hangi kayıtlar üzerinden devam ettiği, defterdeki uyumsuzluğun kaynağının somut olarak da ortaya konulması ve sonuçta tüm olguların muvazaanın göstergesi olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacağı- Dava alacağın gerçek olmadığı yani ön koşul yokluğundan red edildiğine göre, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı tarafın dava dilekçesinde davalının adresini göstermiş olması, bu nedenle dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurun dilekçede belirtilmiş olduğu göz önüne alınarak davalının tebligata yarar açık adresinin mahkemece araştırılması sonucu tespit edilen adreslere yapılan tebligatın da iade geldiği anlaşıldığından, artık ilanen tebliğ hususunun düşünülmesi ve sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekeceği- İİK'nun 282/1. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan şahıslar aleyhine açılacağı, dolayısı ile borçlu ile üçüncü kişi arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan, borçlu hakkındaki işbu davanın tefriki ile davanın açılamamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı sunduğu belgelerle borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olduğunu ispatlayamamışsa da, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan davacıya bu delili hatırlatılarak, davacının bu delil hakkını kullanmak istemesi halinde, usule uygun olarak eda edilecek yemine göre karar verilmesi, aksi durumda  davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-Dava ön koşul yokluğundan reddedilmesi halinde, davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Dava konusu alacağın bozma ilamından sonra başka bir şirkete devredildiği anlaşıldığından. .........'nin davada taraf sıfatı bulunmadığından hakkında bir karar verilmesine de yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği- Davanın müracaata kalması üzerine alacağın temlik edildiği şirket tarafından yapılmış yargılamanın yenilenmesi talebi olmadığından, HMK’nın 150/5.maddesi gereğince söz konusu şirket ile ilgili davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesine göre mecburi dava arkadaşı olan davalılar yararına dolayısı ile borçlu yararına da vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Haciz ihbarnamesine verilen cevaplar incelendiğinden, davacının alacağının sıraya kaydedildiği belirtildiğinden, davacının alacağını tahsil imkanı olup olmadığı netleşmemiş olduğu ve bu halde, ödeme nedeniyle konusuz kalan davada, davacının tasarrufun iptali davası açmakta haksız olduğu söylenemeyeceğinden, aleyhine yargılama gideri hükmedilemeyeceği-
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiği- Tasarrufun iptali davasında, davalı borçlu tarafından “mirasın gerçek reddi talepli” dava açıldığı, davanın kabulüne karar verildiği, ancak henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, bu dosyanın kesinleşmesi beklenerek, mirasın hükmen reddi kararının kesinleşmesi halinde TMK 612. maddesine göre terekenin tasfiyesinin sağlanması için Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından tasfiye memuru atanması ve tasfiyenin yapılması için bekletici mesele yapılması, ayrıca mahkemece tasfiye memuruna gerekli tebligatlar yapılması ve eldeki davada taraf teşkili sağlanarak karar verilmesi gerektiği-
İİK’nun 282. maddesi hükmü gereğince tasarrufun iptali davalarında, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı olduğu; buna göre davalı olarak borçlu ile birlikte lehine tasarrufta bulunan üçüncü kişi ve bunlar tarafından devir halinde diğer üçüncü kişilerin yasal hasım olmaları gerektiği; taraf ehliyetinin dava koşullarından olup mahkemece öncelikle ve re'sen incelenmesi gereken hususlardan olduğu-
Mahkemece boşanma ve mal rejimi davalarının sonucunun bekletici mesele yapılarak, davacının bir alacağının saptanması halinde hisse devrinin muvazaalı olarak devredildiğine ilişkin iddianın TBK’nın 19. maddesi kapsamında değerlendirilerek, aksi durumda dava ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Uyap sisteminden çıkartılan nüfus kayıtlarından borçlu ile üçüncü kişinin kardeş olduğu, dördüncü kişinin de onların dayıları olduğu tespit edildiğinden, üçüncü kişilerin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu sabit olduğu, bu halde, haklarında açılan davada haksız olduklarından yargılama giderlerinden davalıların müştereken ve müteselsilen birlikte sorumlu olmaları gerekeceği-