Mahkemece, infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilemeyeceği-
Davacılar vekillerinin dilekçelerindeki vakıaların açıklanması gözetildiğinde, asıl davanın İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış olduğu anlaşıldığından, asıl dava yönünden İİK 277 vd.na göre tasarrufun iptali koşulları olup oluşmadığı belirlenmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğu- Birleşen dava yönünden davacı vekillerinin özellikle temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri beyanlara göre birleşen davanın TBK 19 maddesine dayalı olarak açıldığının anlaşıldığı- Basit yargılama usulüne tabi tasarrufun iptali davasının, yazılı yargılama usulüne tabi TBK 19'a dayalı dava ile birlikte görülemeyeceği, birleşen dosyanın tefrik edilerek birleşen davanın TBK m. 19 koşulları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-
Takip hakkında zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararı verildikten sonra, davacı alacaklı tarafından İİK'.nin 33a/2 maddesi uyarınca açılmış bir dava bulunmadığının anlaşılması üzerine, tasarrufun iptali davasının ön şart yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borcun doğumunun takip dayanağı senetlerin tanzim tarihinden önce gerçekleştiği hususu ile ilgili mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmesi, gerekirse davacı alacaklı ile borçlunun isticvap edilmesi senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin sorulması ve borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekeceği-
HMK.’nin 115/3. maddesi gereğince “Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, davanın usulden reddedilemeyeceği-
Davacı ile davalı borçlu arasındaki temel ilişkinin ve borcun doğum tarihinin tesbiti için borçluya ait olan ve davacının ortak olmak istediği şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borcun ortak olmak üzere gönderilen paradan mı ? yoksa daha sonra verildiği iddia edilen borçtan mı kaynaklandığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabileceği- Somut olayda, davalılardan biri yönünden feragat olmadığı için davanın reddi kararının düzeltilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davası devam ederken borcun ödenmiş olması nedeniyle davanın konusuz kalacağı-
4. HD. 19.09.2022 T. E: 2670, K: 10542
Dosyaya aciz belgesi sunulmamış ve tasarruf tarihinin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra icra takibi yapılmış ve yine tasarruf tarihinin üzerinden 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açılmışsa da, davanın terditli olarak eBK 18' e dayalı muvazaa nedeniyle satış işleminin hükümsüzlüğünün tespiti, olmadığı takdirde İİK 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemiyle açıldığı- Terditli açılan davada öncelikle asıl talep olan eBK 18 uyarınca değerlendirme yapılması gerektiği-  eBK 18'e göre yapılan değerlendirmede muvazaanın varlığı dosya kapsamından anlaşıldığından ve davacı vekilinin yargılama sırasındaki sözlü beyanından "talebinin, alacağın tahsiline yönelik olduğu" belirlendiğinden, İİK 283/1 kıyasen uygulanarak iptale ve tescile gerek olmaksızın, davacının haciz ve satış isteyebilmesi yönünde hüküm oluşturulması gerektiği-