Davacı sunduğu belgelerle borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olduğunu ispatlayamamışsa da, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan davacıya bu delili hatırlatılarak, davacının bu delil hakkını kullanmak istemesi halinde, usule uygun olarak eda edilecek yemine göre karar verilmesi, aksi durumda  davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-Dava ön koşul yokluğundan reddedilmesi halinde, davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Haciz ihbarnamesine verilen cevaplar incelendiğinden, davacının alacağının sıraya kaydedildiği belirtildiğinden, davacının alacağını tahsil imkanı olup olmadığı netleşmemiş olduğu ve bu halde, ödeme nedeniyle konusuz kalan davada, davacının tasarrufun iptali davası açmakta haksız olduğu söylenemeyeceğinden, aleyhine yargılama gideri hükmedilemeyeceği-
Dava konusu alacağın bozma ilamından sonra başka bir şirkete devredildiği anlaşıldığından. .........'nin davada taraf sıfatı bulunmadığından hakkında bir karar verilmesine de yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği- Davanın müracaata kalması üzerine alacağın temlik edildiği şirket tarafından yapılmış yargılamanın yenilenmesi talebi olmadığından, HMK’nın 150/5.maddesi gereğince söz konusu şirket ile ilgili davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesine göre mecburi dava arkadaşı olan davalılar yararına dolayısı ile borçlu yararına da vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
İİK’nun 282. maddesi hükmü gereğince tasarrufun iptali davalarında, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı olduğu; buna göre davalı olarak borçlu ile birlikte lehine tasarrufta bulunan üçüncü kişi ve bunlar tarafından devir halinde diğer üçüncü kişilerin yasal hasım olmaları gerektiği; taraf ehliyetinin dava koşullarından olup mahkemece öncelikle ve re'sen incelenmesi gereken hususlardan olduğu-
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiği- Tasarrufun iptali davasında, davalı borçlu tarafından “mirasın gerçek reddi talepli” dava açıldığı, davanın kabulüne karar verildiği, ancak henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, bu dosyanın kesinleşmesi beklenerek, mirasın hükmen reddi kararının kesinleşmesi halinde TMK 612. maddesine göre terekenin tasfiyesinin sağlanması için Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından tasfiye memuru atanması ve tasfiyenin yapılması için bekletici mesele yapılması, ayrıca mahkemece tasfiye memuruna gerekli tebligatlar yapılması ve eldeki davada taraf teşkili sağlanarak karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece boşanma ve mal rejimi davalarının sonucunun bekletici mesele yapılarak, davacının bir alacağının saptanması halinde hisse devrinin muvazaalı olarak devredildiğine ilişkin iddianın TBK’nın 19. maddesi kapsamında değerlendirilerek, aksi durumda dava ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı davacının, borçlu davalıların kendisine olan borçlarını ödeyemediklerini ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile başka isim altında kurdukları şirkete malvarlıklarını aktardıklarını öne sürerek yapılan işlemlerin iptalini talep ettiği fakat dava dilekçesi ve beyan dilekçelerinde hangi borçlular hakkında hangi danışıklı işlemler ile alacaklılardan mal kaçırdıklarını tereddüde yer vermeyecek biçimde açıklamadığı- Davacı alacaklıların tasarrufun iptali davasını açtıklarında borçlu davalıların hangi tasarrufi işlemleri ile mal kaçırdıklarını açıkça bildirmeleri dava şartının, hak düşürücü sürenin sağlıklı bir biçimde incelenebilmesi, adil yargılama hakkı çerçevesinde yargılamanın sürdürülebilmesi ve silahların eşitliği ilkesi gereğince savunmanın buna göre yapılabilmesi için gerekli ve zorunlu olduğu-
Uyap sisteminden çıkartılan nüfus kayıtlarından borçlu ile üçüncü kişinin kardeş olduğu, dördüncü kişinin de onların dayıları olduğu tespit edildiğinden, üçüncü kişilerin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu sabit olduğu, bu halde, haklarında açılan davada haksız olduklarından yargılama giderlerinden davalıların müştereken ve müteselsilen birlikte sorumlu olmaları gerekeceği-
Davalının araç tamiri işi yaptığı, dava konusu aracın tamir işlemlerini de davalının yaptığının ve bu tamirler nedeniyle de borçlunun davalıya borçlu olduğunun, dava konusu bu aracı da söz konusu borçları nedeniyle davalıya devrettiğinin anlaşılmasına göre; davalı üçüncü kişinin borçlunun İİK. 280. madde kapsamında alacaklıya zarar vermek kastıyla aracı sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği- Mahkemece, davaya konu araçlarla ilgili açılmış tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş ve bu araçlar yönünden davalı 3.kişiler yararına vekalet ücretine hükmedilmiş ise de davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, kendisini vekille temsil ettiren davalı borçlu yararına da vekalet ücreti takdiri gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
Davacının İİK 277- vd. uyarınca tasarrufun iptalini talep ettiği dava dilekçesinin sonuç kısmında BK 18 ve İİK 277'e göre değerlendirme yapılmasının talep etmesi halinde, dava "tasarrufun iptali davası" olarak açıldığından ve uygun ıslah dilekçesi ile TBK 19 gereği muvazaaya dayalı iptal davası olarak görülmesi talebinin bulunmadığından, davaya İİK 277 vd.'na göre tasarrufun iptali davası olarak bakılması gerektiği-