Alacaklının İİK. mad. 99 uyarınca açtığı “istihkak iddiasının reddi” davasında, mahkemece, öncelikle; davacının dayandığı delillerden olan, dava dosyasına celbi sağlanmayan borçlu ve 3. kişi şirketlere ait ticaret sicil kayıtları ile bu şirketlerde çalışanları gösteren SGK sicil kayıtlarının dava dosyasına celbi sağlanarak, özellikle SGK sicil kayıtlarındaki bilgiler ile 3. kişi şirket ortaklarının ilişkisi değerlendirilerek 3. kişi ile borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapılıp yapılmadığının tartışılması gerektiği- istihkak iddiasının da ileri sürüldüğü haciz tutanağında, haciz mahallinde yapılan evrak araştırması neticesinde muhasebe bilgisayarı üzerinde yapılan incelemede bulunan klasör dosyası içinde, içerik itibariyle borçlu şirket yetkilisine ait evraklar bulunduğuna ilişkin tespitler yer almakta olup bu hususlar dahil olmak üzere dosyada bulunan tüm deliller birlikte değerlendirilerek 3. kişi ile borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapılıp yapılmadığının tartışılması gerektiği-
Borçluya yapılacak tebligat için gerekli masrafın bulunduğu gözetilerek, dava dilekçesinin ve tensip tutanağının dosyada mevcut gider avansı kullanılarak takip dosyasında adresi belli olan borçluya tebliği mümkünken, ek gider avansının ikmal edilmediği ve borçlunun davaya dahil edilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddedilemeyeceği-
Borçlu tarafından alacaklı aleyhine borçlu olmadığı iddiası ile menfi tespit davası açıldığı, davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, ancak ilamın kesinleşmediği, bu davanın sonucunun görülmekte olan istihkak davasının sonucunu etkileyeceğinden menfi tespit dosyasının bekletici mesele yapılarak, yargılama sonucunda verilecek kararın kesinleşmesinden sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; 89/1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle hesaplarda olduğu tespit edilen paraların gerçekten banka ile borçlu arasında yapılan sözleşmeler nedeniyle bankaya rehinli olup olmadığı ve bankanın bu para üzerinde hapis hakkı bulunup bulunmadığının banka kayıtları üzerinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı üçüncü kişinin, dava konusu mahcuzları ihaleden alacağa mahsuben satın alan dava dışı şirketten satın aldığını iddia ettiği, ihale tarihi ile asıl icra takibine dayanak kredinin kat edilme tarihleri arasında bir-iki hafta gibi kısa bir zaman diliminin bulunduğu, ihalenin, muhafaza işlemi gerçekleştirilmeden borçlunun işyerinde yapıldığı ve davacı tarafından sunulan vergi levhasına göre de üçüncü kişinin aynı yerde ihaleden yaklaşık 1 ay önce ticari faaliyetine başladığı anlaşıldığı, alacaklı tarafın ihale dosyasındaki icra takibinin muvazaalı yapıldığı yönündeki savunmasının yöntemince ve yeterince araştırılması gerekeceği- Haciz sırasında hazır bulunmayan ve İİK'nun 103. maddesine göre de kendisi hakkında İcra Müdürlüğü'nce gerekli işlem yapılmayan borçlunun istihkak iddiasına karşı çıkıp çıkmadığının anlaşılamadığı bu durumda borçlunun da davada hasım gösterilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarında dava konusuna ilişkin genel dava koşullarının yanında (kesin hüküm bulunmaması, hukuki yarar gibi) özel dava koşullarından olarak geçerli bir haczin bulunması koşulunun da oluşmasının gerekli olduğu- İhtiyati haciz kararı verilen dava dosyasında, istihkak davasına karar verildikten sonra alacaklı tarafından, İİK. mad. 264 uyarınca, bir aylık sürede takip talebinde bulunup bulunulmadığı ve ihtiyati haczi tamamlayan merasimin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin anlaşılamadığı görüldüğünden, bu husus açıklığa kavuşturularak, dava konusu haczin dayanağı kalmadığı belirlenirse konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, alacaklı tarafından süresinde takip talebinde bulunulması halinde ise işin esasına girerek karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibaret olduğu, mirasçıların tamamının oluru alınmak suretiyle tereke malvarlığı unsurlarının bir kısmının veya tamamının bir mirasçıya teslimi de mümkün olduğundan, mirasçıların tamamının oluru alınmadan terekenin paylaştırılması sonucunu doğuracak şekilde karar verilemeyeceği-
İstihkak davalarında avukatlık ücretinin, asıl borç ile dava konusu hacizli mal/malların değerinden düşük olanı esas alınarak hesap edileceği-
Davanın esasına yönelik ret kararı verildiğine göre; karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekeceği-
İstihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu-6100 sayılı HMK’nun 7/1. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu-Basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında yasaca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği-