Dava konusu haczin, ihtiyati haciz kararı uyarınca İİK’nun 261/1. maddesindeki 10 günlük yasal süresi içinde yapıldığı, aynı Kanun’un 264/1. maddesindeki 7 günlük yasal hak düşürücü süre içinde de asıl takibe geçildiği, böylece haczin kesinleştiği, sonradan yapılan itiraz üzerine ihtiyati haciz kararının kaldırılmasının kesinleşen hacze etki etmeyeceği-
Davacı şirketin, borcun doğumundan sonra, borçlu şirket ortakları ile yakın organik bağ bulunan kişi adına, aynı konuda faaliyette bulunmak üzere kurulduğu ve yeni kurulan şirkete mal devri yapıldığı, yapılan işlemlerin alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik danışıkılı örtülü işyeri devri niteliğinde olduğundan davalı alacaklı yönünden hüküm ifade etmeyeceği-
Davacı 3.kişinin devlete ait maden sahasınını işletme hakkını alan kişi konumuda olduğu dolayısı ile çıkartılan ve üretilen maden davacıya ait olup borçlunun sadece üretime yardımcı konumundaki taşaron firma niteliğinde olduğu- Bu durumda, haczedilen madenin borçlu elinde ve borçluya ait olduğundan söz edilemeyeceğinden mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
6183 sayılı AATUK.nun 67.maddesinde belirtilen 15 günlük sürenin başlangıcının alacaklı tahsil dairesine istihkak iddiasının bildirim tarihi olduğu- Tüzel kişilerde istihkak iddiasında bulunma ve buna itiraz süresinin tüzel kişinin temsil yetkisine sahip organının haczi ve itirazı öğrendiği tarih olduğu- Bu kapsamda genel olarak dış ilişkilerde bazı kişilerin tüzel kişinin hukuki işlemlerine katılması öngörülmüş ise bu kişilerde tüzel kişinin organı sayılacağı-
Mirasın reddi davası, görülmekte olan istihkak davasının sonucunu etkileyeceğinden bekletici mesele yapılarak kesinleşen sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip borçlusu hakkında kesinleşmiş iflas kararı bulunduğundan, adı geçen borçlu davalı yönünden İİK. mad. 193/2 uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı dolayısıyla dava konusuz kaldığından istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
İstihkak davalarında geçerli bir haczin varlığının dava şartı olduğu- Takip konusu alacağa ilişkin menfi tespit davasının açılıp açılmadığının belirlenmesi gerekecek olup, açılmış olması halinde, menfi tespit davasında verilecek karar istihkak davasının şartlarına etki edeceğinden, menfi tespit davasının sonucunun bekletici mesele yapılarak karar verileceği-
Davalı alacaklı taraf vekil ile takip edildiği halde duruşmalar ile ilgili davetiyelerin doğrudan alacaklı asile çıkartıldığı, alacaklı vekilinin, bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sırasında davadan haberdar edildiği ve ilk oturumda davayı kabul beyanında bulunduğunun görüldüğü, vekâletnamesinde kabul yetkisinin yer aldığının da anlaşıldığı, bu durumda asıl dava ile ilgili vekâlet ücreti takdir ve tayin edilirken karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan AAÜT’nin 6. maddesinin dikkate alınması gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu-
Geçerli bir haczin bulunmasının istihkak davası ile karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasında dava şartı olduğu, dava konusu borç, bozmadan sonra davalı (borçlu) tarafından ödenmekle haciz ortadan kalktığı için açılan istihkak davası ile karşı dava olan tasarrufun iptali davasında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Mülkiyeti muhafaza kaydı ile alınan aracın trafik kaydına, alıcının alacaklısı tarafından haciz konulması halinde satıcının istihkak iddiasında bulunma hakkı olduğu; satıcının istihkak iddiasında bulunabilmesi için taksitlerin ödenmesinde temerrüde düşülmesi ve bu durumda satıcının da fesih hakkını kullanması şartlarının birlikte bulunması gerekeceği-