Davacı üçüncü kişi şirket borçlunun faaliyet adresinde, aynı alanda ve aynı marka (...) ile ilgili olarak faaliyet göstermek üzere borcun doğumundan kısa bir süre önce kurulmuş olup, dava konusu haczin borçlunun eski faaliyet adresinde yapıldığı, hacizde borçluya ait belgelerin ele geçirildiği, ayrıca sunulan kira sözleşmesinin takibe dayanak çek tarihinden kısa bir süre önce düzenlendiği, çeklerin ileri tarihli olarak düzenlenmesinin ise ticari yaşam içinde sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğu, bu durumda, borcun doğum tarihinden sonra alacaklıdan mal kaçırmak için örtülü iş yeri devri yapılmış olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, bir an için işyeri devri gerçek kabul edilse bile İİK’nun 44. ve TBK’nun 202. maddesindeki gereklerin yerine getirildiği iddia ve ispat edilemediğine göre iş yeri devrinin alacaklıya karşı ileri sürülmesinin mümkün olamayacağı, iş yerini devralan üçüncü kişinin 6098 sayılı TBK’nun 202. (BK’nun 179.) maddesi uyarınca borçlu ile birlikte işletmenin borçlarından zincirleme olarak sorumlu olacağı-
Üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davasında, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/2. maddesine göre, davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağı düzenlendiğinden, mahkemece, davalı alacaklı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
İflas davasının sonucunda verilecek iflas kararı kesinleştiğinde borçlu hakkındaki icra takipleri düşeceği için dava konusu haczin ortadan kalkacağı, istihkak davasının sonucuna etki edeceği için iflas ile ilgili davanın araştırılarak varsa aşaması belirlenerek dikkate alınması gerektiği-
Dava konusu malın mülkiyetinin davacı üçüncü kişi şirkete geçmediği kabul edilecek olursa; istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişinin, mülkiyet, rehin, vb. haklardan birisine dayanabilceği- Sözleşme kapsamındaki kiracılık ilişkisinden kaynaklanan şahsi haklarını istihkak iddiası yolu ile alacaklılara karşı ileri süremeyeceğinden, davacının kiracı sıfatı ile açtığı davada işin esasına girilmeden, aktif taraf ehliyeti (taraf sıfatı) yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Dava konusu malın mülkiyetinin davacı üçüncü kişi şirkete geçtiği kabul edilecek olursa; davalı borçlunun dava konusu makine dışında otuz adet makinesini icra takibine konu borcun doğumundan sonra davacı üçüncü kişiye sattığı, borçlu şirket çalışanlarından bir kısmının makinelerin devrinden sonra davacı şirkette çalışmaya başladığı, davacı üçüncü kişi şirket ile davalı borçlu şirketin faaliyet konularının aynı olduğu, bu kapsamda üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket arasındaki ilişkinin borçluya ait işyerindeki ticari emtianın mühim bir kısmının devri niteliğinde olduğu, devrin İİK 44. maddesinde belirtilen şartlarda yapıldığının ispatlanamadığı, davacı üçüncü kişinin devraldığı işyerinin borçlarından TBK'nun 202. maddesi gereğince sorumlu olacağı ve bu sorumluluğunun devralan şirketin tüm mal varlığı ile olduğu, başka bir anlatımla sorumluluğun sadece devralınan makinelerle sınırlı olmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK'nun 96 vd. maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkin olup, davaya konu iş makinası Ticaret ve Sanayi odasına tescili zorunlu araçlardan olduğundan, mahkemece bu husus araştırılmadan karar verilemeyeceği gözetilerekü, iş makinasıyla ilgili olarak noterlerce düzenlenmiş satış sözleşmesini sunmaları için taraflara süre verilmesi, ayrıca tarafların hangi ticaret odasına kayıtlı olduğu konusunda beyanda bulunmaları sağlanarak ilgili Ticaret ve Sanayi Odasına müzekkere yazılmak suretiyle dava konusu iş makinasının tescilinin yapılıp yapılmadığının sorulması ve varsa makinaya ilişkin tüm belgelerin istenmesi, gelen belgelerin mahcuz mala olan uygunluğunun dosyada bulunan diğer tüm deliller ile birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Haciz sırasında hazır bulunmayan ve dava konusu menkullerin haczine ilişkin tutanağın İİK’nun 103 üncü maddesi uyarınca tebliğ işlemi de kendisine yapılmayan borçlunun, istihkak iddiasına karşı çıkıp çıkmadığının anlaşılamayacağı, borçluya usulüne uygun tebligat yapılarak üçüncü kişinin açtığı davaya katılımının sağlanması gerekeceği-
Haciz borçlu şirket temsilcisinin yokluğunda yapılmış ve icra dosyasına yansıyan bilgi ve belgelere göre, haciz tutanağı İİK. mad. 103 uyarınca borçlu şirket temsilcisine tebliğ edilmediğinden, eldeki davada, borçlu şirkete husumet yöneltilmesi gerekli ve taraf teşkilinin sağlanması bakımından dava şartı olduğundan, mahkemece, bu hususların gözardı edilerek yazılı gerekçe ile hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, mahkemece, borçlu şirket kayıtları incelenmediği gibi, fatura bedelinin ödenip ödenmediği de araştırılmadığından, maahkemece, dava konusu malların satışının gerçek olup olmadığının araştırılmaması ve gerçek bir satış olduğunun belirlenmesi halinde ise, İİK’nun 44. ve 6098 s. TBK’nun 202. (818 s. BK’nun 179.) maddeleri kapsamında işletme devri kapsamında kalıp kalmadığının tartışılıp değerlendirilmesi gerektiği--
HMK. mad. 310 gereğince, davayı kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğinden, mahkemece, bir karar verilip, davadan el çekildikten sonra davalı vekili tarafından dava kabul edildiğine ve bu aşamada kabul hakkında karar verme yetkisi yerel mahkemeye ait bulunduğuna göre; davalı vekilinin davayı kabul beyanı hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Davacı üçüncü kişinin işyerinde yapılan hacize üzerine açılan istihkak davasında, mahkemece, "ibraz edilen kira sözleşmesinin bu adrese ait olmadığı, davacı ve borçlunun aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği, davacı tarafından ibraz edilen faturaların haczedilen mallara uyumluluk gösterdiği ancak davacının ibraz ettiği defterlerde kaydına rastlanmadığı"ndan istihkak iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesi ile "davanın reddi"ne karar verilmişse de; mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi yararına olup davanın İİK. madç 96 uyarınca, üçüncü kişi tarafından açılmasının, ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmayacağı, karine aksinin alacaklı tarafından ispatlanması gerektiği, ispat yükü altında olan alacaklı, karinenin aksini kanıtlamaya elverişli, dava konusu mahcuzların borçluya ait olduğunu ve borçlu ile 3. kişinin adreste birlikte faaliyette bulunduğu kanaatini oluşturacak delilleri dosyaya sunamamış olduğundan, davacı üçüncü kişinin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, mülkiyet karinesi hatalı değerlendirilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçluya istihkak davası açma hakkı tanınmadığından, sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-