• 538 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «Bu maddedeki esaslı değişiklik, ‘hacze muttali olduğu halde istihkak iddiasını yedi gün zarfında icra memuruna karşı dermeyan etmeyen borçlu veya üçüncü şahsın istihkak iddiasını o takip içinde kaybedeceği’ esasının kabulü suretiyle yapılmıştır. İsviçre’de ayni ihtiyaç sebebiyle Federal Mahkeme bu hükmü içtihat yoluyla tesis etmek istemişse de, ‘hakkın sukutunu müstelzim müddetlerin ancak kanunla vaz’olunabileceği’ gerekçesiyle bu içtihattan rücu etmek zorunda kalmıştır. Bu itibarla İsviçre Kanununda bir boşluk olarak kabul edilen bu ihtiyaç maddenin tadili suretiyle karşılanmak istenmiştir.

    Ayrıca ‘istihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile birlikte oturan kimseler ile bu şahısların iş ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası 97. maddenin 9. fıkrası gereğince açılmışsa, davanın açıldığı tarihte malın haczine muttali oldukları’ kabul edilmek suretiyle istihkak davaları zımmında tevali eden kötüniyetler önlenmiştir.»


  • 2004 sayılı Kanuna ait Adliye Encümeni Mazbatası Gerekçesi

     «96. maddenden başlayan haczedilen mallara istihkak iddiası keyfiyeti, icra muamelelerinden alacaklıların en çok şikâyetini mucip ve hakikatte de ekseriya muvazalı iddialara sebep olmaktadır.

    Encümen, alacaklılar aleyhine çok defa tevessül edilen tatbikata muhalif istihkak iddialarına karşı esaslı bir tedbir almayı düşünürken aynı zamanda bir şahsın borcundan dolayı herhangi bir suretle borçlu elinde bulunan veya borçlunun olduğu iddia edilen üçüncü bir şahsın malının, haczine meydan vermemeyi de nazara alarak, istihkak iddiasının beyanı şekline ve yerine göre, meseleyi ikiye ayırmıştır.

    1) Borçlunun elinde bulunarak haczedilen bir malın borçlu tarafından başkasının olduğunun beyan edilmesi veya üçüncü bir şahsın o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia etmesi,

    Bu halde yapılan istihkak iddiasında zahiri hali müstehaklar aleyhinde görmek ve böyle iddialarla icra takibinin durması için daha şiddetli teminatlar aramak muvafık görülmüştür. Çünkü menkul mallarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Binaenaleyh üçüncü şahısların bu iddialarını alacaklı ve bazı hallerde borçlu kabul etmezse icra dairesi üçüncü şahsa dava için yedi günlük bir mühlet verir. Ve bu suretle davacıdan icranın geri kalması yüzünden borçlunun muhtemel zararına karşı kavi teminat alınarak mahkemece takibin talikine karar verilir. Dairenin verdiği bu müddet zarfında dava açılmaması, alacaklıya karşı iddiadan vazgeçilmiş addini mucip olur.

    İstihkak iddiasında bulunacak üçüncü şahıslara icra dairesince mahkemeye müracaata imkan bırakılmamış olan ahvalde mahcuz mal paraya çevrilerek alacaklıya verilmemiş ise bedeli hakkında o şahsın davaya selahiyeti vardır. Fakat, icranın geri bırakılması herhalde teminat göstererek mahkemeden karar almaya bağlıdır.

    İstihkak iddiasında bulunanlar davalarında haksız çıkarlarsa alacaklıya ve eğer davaları sabit olur da iddia edilen hakları evvelce tanınmamış olan alacaklı ve borçlunun suiniyeti anlaşılırsa bunların davacıya, tazminatla mahkûm olmaları 97. madde hükümleri cümlesindendir.

    2) Haczedilen mal borçlu elinde olmayıp da mülkiyet veya rehin hakkı iddiasıyla üçüncü şahıs elinde bulunan bir mal ‘borçlunun diye’ haczolunursa bu iddiayı kabul etmeyen alacaklıya, o şahıs aleyhinde dava açmak için yedi günlük bir mühlet verilir. Bu halde yine zilyetlik karinesi ile dava külfeti alacaklıya verilmektedir. Eğer dava açmazsa alacaklının o iddiayı kabul etmiş sayılacağı 99. maddede gösterilmiştir. Bu şekildeki istihkak işlerinde tazminat için ayrı bir hüküm tasrihine mahal görülmemiş ve böyle bir iddia olursa umumi hükümler dairesinde halli muvafık addolunmuştur.»