İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunmasının dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin davada, Davacı taraf, matbaacılık sektöründe tanınan "Megaform" markasının borçlu şirketten kiralanması dışında boçlu ile ilişkisi olmadığını iddia etmekte ise de, 3.kişi ile arasında borcun doğumundan sonra hatta dayanak takip tarihinden 2 gün önce 20.1.2013 tarihinde yapılan marka lisans sözleşmesinin adi yazılı yapılmış olduğu, "Megaform" markasının kullanım hakkının 10 yıllığına aylık 500,00 TL gibi düşük bir ücret karşılığında 3.kişiye verildiği, anılan sözleşme bedelinin peşin alındığına dair düzenlenen adi yazılı belgeye dayanıldığı, 3.kişinin borcun doğumundan sonra haciz adresinde faaliyete başladığı, davacı 3.kişi tarafından sunulan faturalar borcun doğumundan sonraya ait olduğu gibi hacze konu makineye ilişkin faturanın olmadığı, bilgisayarlara ilişkin sunulan faturanın ayırt edici özelliğinin bulunmadığı, sayı olarak uyumlu olmadığı, borçlu ile 3.kişi şirketin faaliyet alanının aynı olması bir arada düşünüldüğünde davacı 3. kişi şirket ile borçlu arasında, alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapıldığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu ile 3. kişi şirketin faaliyet alanının aynı olduğu, buna göre, İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Davaya konu haciz işlemi sırasında davacı 3. kişinin, borçlu şirketten isim hakkıyla birlikte malları satın aldığını ifade etmiş olup, hazır bulunan çalışan da “Biz burayı devraldık” şeklinde beyanda bulunduğu, bu durumda, devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvaazalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğu, muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabileceği-
Haciz adresinde şube olarak faaliyet gösterdikten sonra, faaliyetine son veren, ortakları ve faaliyet alanları arasında benzerlik bulunan şirketin,dava dışı bir şirket olduğu ve bu durumda mülkiyet karinesi davacı 3. kişi lehine olduğu, davanın 3. kişi tarafından açılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı- Davacı 3.kişi şirket ortakları ile borçlu şirket ortakları arasında benzerlik olması tek başına karinenin aksini ispat için yeterli olmadığı-
Dava dışı A.Ş.ye ait tersanede, borçlu şirket ile davadışı şirket arasında imzalanan kira sözleşmesine istinaden borçlu şirket tarafından kullanılan yerde yapılmışsa da, borçlu ile 3.kişi şirketler arasında ortaklar ve faaliyet adresleri arasında benzerlik olmadığı ve davacı 3. kişinin mülkiyet karinesinin karinenin aksini ispat etmek için, borçlu şirketin 13.11.2007 tarihili yatırım teşvik belgesi kapsamında tersanede yapılmakta olan yeni yatırım LPG tankerinin o ana kadar yapılmış ve henüz monte edilmemiş yerli ve yabancı makine ve ekipmanları ile birlikte davacı 3.kişiye, borcun doğumundan önce devredilmesine karar verildiğine ilişkin, Noterde düzenlenmiş karar tutanağını sunduğu ve Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının borcun doğum tarihinden önce davacı 3. kişi şirket tarafından devralınacağı belirtilen geminin teşvik belgesi kapsamında tüm hak ve yükümlülükleri ile devrinin, unvan değişikliği yapılmak sureti ile uygun görüldüğünün bildirildiğine ilişkin yazı cevabı ve ekinde makine teçhizat listesi sunulduğu, ve 22.6.2009 tarihinde noter satış senedi ile dava konusu LPG tanker gemisinin borçlu tarafından 3. kişiye satıldığı anlaşıldığından, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının davacı 3. kişiye yönelttiği yazının ekindeki makine teçhizat listesinde ayırdedici özelliği belirtilmemekle birlikte jenaratöre yer verildiği, listede yer alan jenaratörün hacze konu jenaratör olmadığı" dosyadan anlaşılmadığından, üçüncü kişinin açtığı istihkak iddiasına ilişkin davanın kabulü gerektiği-
Davalı alacaklının dava konusu malların alacaklı tarafından borçluya satıldığını ve haciz adresine teslim edilen mallar olduğunu iddia ettiği, davacı 3. kişinin de bu malların bedelinin borçlu ile imzalanan sözleşme ile borçlunun borcuna karşılık alındığını ileri sürdüğü, bu nedenle, davalı alacaklının dava konusu malların borçluya satışına dair iddiasının gerçekliğin araştırılması önem arz etmekte olup, davalı alacaklının da tarafların ticari defter kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayandığı, b sebeple, davacı 3. kişilerin, davalı alacaklı ve takip borçlularının tutmaları zorunlu ticari defterlerinin getirtilerek taraflarca gösterilen faturaların, sevk irsaliyelerinin, mahcuzların kendi uhdelerinde kalmasına yol açan hukuki ilişkilerle ilgili kayıt ve ödemelerin tarafların ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının yapılan ödemeler ve varsa banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, bu araştırma ve inceleme sonucu elde edilen bilgilerin dosyada bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumunun belirlenemediği, bu nedenle borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı 3. kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Mahkemece, öncelikle borçlu ve 3. kişi şirket bünyesinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru çalışanların tamamının listesini gösterir SGK kayıtlarının getirtilmesi, bundan ayrı borçlu ve 3. kişi şirketin vergi kayıtları getirtilerek dava konusu haciz adresinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru kimlerin hangi tarihler arasında faaliyet gösterdiğinin Vergi Dairesindeki kayıtlar üzerinden belirlenmesi, borçlunun ticaret sicil adresinde ve haciz adresinde halihazırda faaliyet gösterip göstermediğinin kolluk marifetiyle araştırılması, dava konusu mahcuzlarla ilgili taraflarca tutulan ticari defter ve kayıtların getirtilmesi gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılması ve neticede bu araştırma ve inceleme sonucu elde edilen bilgiler ile dosyadaki diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı 3. kişi vekili dava dilekçesinde hangi tarihli hacze ilişkin olarak eldeki davayı açtığını açıkça belirtmediğinden, mahkemece, 6100 sayılı HMK'nin “Hakimin Davayı A.latma Ödevi” başlıklı 31. maddesi uyarınca, davacının talebi açıklattırılarak, hangi tarihli haczin dava konusu edildiğinin netleştirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dosyada bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-